Hani unutmayacaktık…

Kabus dolu bir hafta geçirdik. Geçen hafta mesaiye şok bir sarsıntı ile başladık. Sarsıntıların ardı arkası kesilmedi.
Bir hafta boyunca sanki dalgalı bir denizdeki teknede yaşadık.
Oysa, büyük yıkımlara ve binlerce kişinin yaşamını yitirmesine neden olan Marmara Depremi sonrasında ülkede deprem bilincinin gelişmeye başladığını düşünüyorduk.
Ama yanılmışız.
Depremin değil, çürük binaların öldürdüğü gerçeğinden yola çıkan yöneticiler işin ciddiyetini ne yazık ki henüz kavrayamamış.
Güya “Depremi unutmayacağız, unutturmayacağız” demiştik.
İzmir’de yaşananlar hiç de öyle olmadığını gözler önüne serdi.
Örneğin; elden geçirilen, test edilen kamu binalarının hemen hemen tamamının çürük olduğu ortaya çıktı.
Nitekim İzmir’de 32 hastaneden, 28’inin çürük olduğu, güçlendirilmesi gerektiği anlaşıldı.
Ama geçen süre içinde bu yapılmadı.
Neden?
Çünkü para yok.
Gönderilmeyen paralar, kaybettiklerimizi geri getirebilecek mi?
* * *
Aynı şekilde İzmir’deki bin 337 okuldan 56’sında test yapıldı.
Bunlardan 30’unun depreme dayanıksız olduğu anlaşıldı. Ama, sadece 14 okul güçlendirildi. Diğerleri kaderine terk edildi.
Geçen hafta yaşadığımız sarsıntılar nedeniyle okullar üç gün tatil edildi. Ancak minik öğrencilerin korku dolu gözleri, okullarındaki çatlakları görünce bir kez daha yıkıldı.
Okullarına gitmek istemedi.
Oysa, okulların güçlendirilmesi için gönderilmeyen paralar, bu minik yavrularımızdan daha mı değerli?
Bu eğitim yuvaları tamamen yıkıldıktan sonra mı aklımız başımıza gelecek?
* * *
İzmir’de kamu binaları böyle de, konutlar ve işyerleri çok mu sağlam?
Hayır. Onların da büyük çoğunluğunun kamu binalarından farklı olmadığını görüyoruz.
Nitekim altı yıl önce İzmir’in 9 metropol ilçesinde 220 bin konut gözden geçirildi. Bu konutların 20 bininin 6.5 şiddetinde bir deprem sonrasında yerle bir olacağı ve en az 8 bin kişinin yaşamını yitireceği, 20 bini aşkın insanın da yaralanacağı ortaya konuldu.
Çözüm olarak yapıların güçlendirilmesi önerildi.
Ama aradan geçen altı yılda bir arpa boyu dahi yol alınmadı.
Neden?
Çünkü para yok.
Oysa hükümet birinci derecedeki deprem bölgelerinde yapıların güçlendirilmesi için bir an önce gerekli olan kaynağı aktarmalı ve insanların kafası rahatlamalı.
* * *
Rahatlamak deyince değinmeden geçmeyeceğim.
İnsanları deprem konusunda bilinçlendirmesi ve kafasındaki soru işaretlerini gidermesi gereken kişiler de çelişkili açıklamalar yaparak tepki çekti, sınıfta kaldı.
Bir uzmanın söylediğini, bir başkası yalanladı.
Bu da insanlarda korku ve kaygının artmasına yol açtı.
O zaman devreye fısıltı gazetesi girdi.
Herkes doğru-yanlış bir şey söyledi.
Yukarı mahallede yalan söyleyen bir kişi, aşağı mahalleye inince kendi yalanına inandı.
Deprem değil, söylentisi insanları yıktı.
* * *
Evet, deprem gerçeği her zaman sıcak tutulmalı, gerekli önlemler alınmalı.
İnsanlar bilinçlendirilmeli.
Çürük binalar güçlendirilmeli.
Daha düne kadar sesi, soluğu çıkmayan kimi politikacılar deprem gerçeğini ve yapılması gerekenleri, sadece sarsıntı yaşandığı zaman değil, her fırsatta gündeme getirmeli, takipçisi olmalı.
Sonuç olarak; insanları deprem değil cehalet, çürük yapılan binalar ve duyarsız yöneticiler öldürüyor.
Japonya’da da bizdeki ve Pakistan’dakinden daha büyük depremler oluyor.
Neden bir kişi dahi ölmüyor?
Demek ki; sorunun çözümü yönetim anlayışından ve bilinçlenmeden geçiyor.
Sizce de öyle değil mi?

SHP’ye piyango çıktı

HAZİNE yardımından mahrum bırakılan SHP’nin yüzünü İdare Mahkemesi güldürdü. Mahmemenin aldığı karar uyarınca SHP’ye Hazine’den 1 milyon 500 bin YTL (1.5 trilyon lira) verilmesinin yolu açıldı. Parasız oldukları için seçim otobüsü bile alamayan SHP’lilere bu yardım adeta piyango gibi vurdu.
Çünkü SHP’liler, tıpkı kaybettiği eşeğini yeniden bulunca sevinen Nasrettin Hoca’ya benzediler.
Oysa, SHP’liler, daha önce hakları olan Hazine yardımını AKP ile CHP’nin işbirliği sonucunda almaktan mahrum bırakılmıştı. Ama yanlış hesap, yargıdan döndü.
Bu arada SHP’li milletvekilleri ve parti meclisi üyeleri ile belediye başkanlarından toplanan paralarla satın alınan tam teşekküllü seçim otobüsü de alındığı için partinin kazancı katmerli oldu.
Şimdi, Hazine’den gelecek bu para yeni örgütlerin kurulmasında ve başka yerlerde kullanılacak.
Söz SHP’den açılmışken, Genel Başkan Murat Karayalçın’ın geçen hafta yapacağı açıklanan İzmir gezisinin bu haftaya ertelendiği ve yarın geleceği belirtiliyor.
Karayalçın’a İzmir’in çözüm bekleyen sorunlarının bir rapor halinde sunulacağı söyleniyor.

Kendine oy vermeyen danışmanın tavsiyesi

ANAVATAN Partisi Genel Başkanı Erkan Mumcu’nun İzmir’deki bir danışmanı partisinin İzmir İl Başkanı Sedat Demirer’in bir sözü üzerine şöyle demiş: “Benim tavsiyem, herkesin benim yaptığımı yapmasıdır.”
Anlaşılan ilk seçimde ANAVATAN’lılar, kendi partilerine oy vermeyecek.
Çünkü bu sözleri sarfeden danışman son genel seçimde milletvekili adayı olmuş ve kendine oy vermediğini söylemişti de…
cbilgen@milliyet.com.tr

Related Images:


Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir cevap yazın