Yaz aylarının gelmesiyle birlikte Türkiye genelinde ve özellikle kıyı kesimlerde sivrisinek artışı yaşandığına dikkat çeken Zirai Mücadele İlaçları Üreticileri Derneği Genel Sekreteri Prof. Dr. Enver Durmuşoğlu, sorunun küresel iklim kriziyle ilgili olduğunu belirtti. Prof. Dr. Durmuşoğlu, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin larva döneminde yaptığı mücadele çalışmalarının doğru ve etkin bir yöntem olduğunu söyledi.”Yoğun popülasyon söz konusu olduğunda bunu kırmak için ergin sivrisinek ve karasinek (uçkun) mücadelesi de önemli” dedi.
Küresel iklim krizinin kurak yerlerin çok daha kurak, yağışlı yerlerin ise çok daha yağışlı olmasına neden olduğunu söyleyen Prof. Dr. Enver Durmuşoğlu, bu durumun özellikle İzmir gibi kıyı yerlerde yağışlar dolayısıyla böcek ve sivrisinek popülasyonunu artırdığına dikkat çekti. Durmuşoğlu, “Örneğin bu yıl İzmir’de Mayıs ve Haziran aylarında ortalamanın yaklaşık beş katı daha fazla yağış aldık. Tabii ki bu yağışlar bölgedeki böcek popülasyonunu ve dolayısıyla su birikintilerinde yaşamının büyük kısmını geçiren sivrisinek gibi canlıları da etkiledi. Mayıs ve Haziran aylarındaki aşırı yağışlar, sivrisineklerin yeni yaşam alanlarını artırdı, buna bağlı olarak da normalden çok daha fazla bir popülasyon oluşturdu” dedi.
Yaşanan kriz nedeniyle çok sık görülmeyen bazı türlerin de sayıca arttığına değinen Prof. Dr. Enver Durmuşoğlu, “Culex pipiens gibi dünyanın her tarafında gördüğümüz sivrisinek türü yanında, günümüzde Aedes albopictus gibi bir sivrisinek türü de ülke genelinde yayılmaya başladı. Özellikle kıyı kesimlerde son üç – beş yıldır bilinen bu tür, son yıllarda popülasyonunu daha da artırdı. Bunların sadece bilimsel isimlerindeki farklılığa değil, davranışlarının ve faaliyetlerinin diğer yaygın türlerden farklılığına da dikkat etmek gerekiyor. Örneğin Culex cinsine ait türlerin genelinde akşamüstü, hava kararması ile başlayan, ergin dişilerin insanları sokan, kanlarını emerek gösterdiği davranışı, Aedes cinsine bağlı türün gündüz faaliyette olması ve gündüz de insanlardan kan emmeleri ile ayırt etmek mümkün. Bazı sivrisinekler temiz su kaynaklarını tercih eder. Bazıları ise kirli veya temiz tüm su alanlarında görülebilirler” diye konuştu.
Mücadele yöntemleri farklı
Türlerin sadece isim olarak değil, davranış olarak da birbirlerinden farklı olduğuna değinen, o nedenle mücadele yöntemlerinin farklı olduğunu söyleyen Enver Durmuşoğlu, “Temmuz ayına giriyoruz ama hala bazı kanallarda su birikintileri var. Belediye ekipleri çalışıyor. Normalde Mayıs sonunda kuruyan bazı yağmur kanalları, bu yıl Haziran sonunda bile su barındırıyor. O nedenle burada üreme alanlarının devam ettiğini görüyoruz” dedi.
Türkiye genelinde ve daha çok kıyı kesimlerinde görülen tür çeşitliliği ve popülasyonunun arttığını söyleyen Enver Durmuşoğlu şu bilgiyi paylaştı: “Tür çeşitliliğinden kastım şu; örneğin sivrisineğe çok benzeyen ama sivrisineklerde olduğu gibi kan emme davranışı olmayan Chronomid türleri var. Bunların popülasyonu da çok yoğun olduğunda sahilde rahat oturamadığımız akşamlar oluyor. Yani hem sivrisineklerin hem de Chronomidlerin yoğun popülasyon oluşturmaları söz konusu” dedi.
Türkiye’de yaklaşık 60 sivrisinek türünün bulunduğunu, Aedes albopictus türünün bu yıla özgü ciddi artış gösterdiğini dile getiren Prof. Dr. Durmuşoğlu sözlerini şöyle sürdürdü: “Üç yıl kadar önce Karadeniz kıyılarında yayılmaya başlayan türün bu bölgede de artık ciddi sorunlar yaratmaya başladığını görüyoruz. Farklı türlerin habitat ve davranış farklılıkları yanında taşıdıkları hastalıklar da değişiyor. Aslında vektörlerle 150’nin üzerinde taşınan hastalık var. Bunlar arasında kitlesel ölümlere neden olan hastalıklar var. Bunlardan hangisi şu dönemde daha yaygın, bu ayrı bir uzmanlık alanı. Ancak bu durum o hastalıkları taşıyan insanların yaşadığı ve ziyaret ettiği yerlerle de alakalı. Sivrisineklerin en çok bulaştırdığı hastalıklar Batı Nil Humması, chikungunya, deng humması, zikavirüs ve sıtmadır.”
Larva mücadelesi önemli
Prof. Dr. Durmuşoğlu İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin 30 ekiple ilçelerde ciddi anlamda sivrisinek mücadelesi yaptığını belirtti. Çalışmalara ilişkin şu değerlendirmeyi yaptı: “Görevim gereği pek çok ilde sivrisinekle mücadele çalışmalarını görme ve dinleme şansım oldu. Pek çok bölgede biyosidal ürün uygulayıcılarının eğitim çalışmalarına katıldım. İzmir de bu şehirlerden biri. Temelde belediye ekipleri, larva ile mücadele ederek doğru bir yöntem uyguluyor. Esas ve ilk hedef sivrisinek larvalarıdır, çünkü larvalar sadece su kaynaklarında olur ve varlıkları gözle kolaylıkla belirlenebilir. Ergin sivrisinekler ise her tarafa yayılıyor. Su kaynaklarında larvalara karşı yapılan uygulamaların sonuçlarını da görmek mümkün. Vatandaşlarımız erginlere karşı yapılan uygulamaları görür ama maalesef bunu pek göremez. Pek çok belediye de bu şekilde mücadele ediyor. Fakat bu yıl olduğu gibi İzmir özelinde Mayıs ve Haziran aylarında aşırı yağışların su kaynaklarını çeşitlendirmesi, o kaynakların bulunduğu yerdeki türlerin çeşitlenmesiyle birlikte ekipler alışılan üreme noktalarının dışında üreme noktaları ile karşılaştı. Bu sadece İzmir’de değil, başka kentlerle de yaşandı. Yoğun popülasyon söz konusu olduğunda vatandaşı rahatlatmak için ergin sivrisinek ve karasinek (uçkun) mücadelesinin yapılmasında yarar var.”