Ege Sanayici ve İş İnsanları Derneği (ESİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Sibel Zorlu, iklim krizine karşı düşük karbonlu büyüme ve yeşil ekonomiye geçişin zorunlu olduğunu söyledi. “Türkiye’nin de bu konuda pek çok düzenleme yapması gerekiyor. Ama öncelikle İklim Kanunu Taslağının yasalaşmasını bekliyoruz. İhracatımızın devamı için bu konu hayati önem taşıyor” dedi.
Fırsatları birleştirmek gerek
Teknoloji ve dijitalleşmenin, sürdürülebilir bir dünya için yeni fırsatlar sunduğunu dile getiren Zorlu,“Doğal kaynakların sınırlı olduğu gerçeğiyle teknolojinin ve dijital dönüşümün getirdiği fırsatları birleştirmemiz gerekiyor. Ekolojik, yeşil ve döngüsel yeni dünya ekonomisi için sadece devletlerin değil, şirketlerin ve toplumların da kaynaklarını dengeli ve verimli bir şekilde kullanmayı öğrenmeleri ve bunun önemini anlamaları gerekiyor. Sürdürülebilirlik kavramını ve ekolojik dengeleri merkezine alan bakış açılarının ortak payda haline gelmesi çok önemli. Ayrıca, iş dünyasının yeşil dönüşümü başarıyla tamamlaması için gerekli finansal destek mekanizmalarına ihtiyacımız var” diye konuştu.
Ekolojik dünya ekonomisi için önemli üç konunun, “İklim değişikliğiyle mücadele, yenilenebilir enerji ve su kaynaklarının doğru kullanımı” olduğunu vurgulayan Zorlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Küresel sera gazı emisyonlarının hızla azaltılması şart. ABD, kümülatif karbon salımlarının yüzde 25’inden sorumluyken, AB ülkelerinin payı yüzde 22. Türkiye ise dünya ticaretinden yüzde 0.88 pay alırken, karbon salınımı payı yüzde 0.64 civarında. Avrupa İklim Yasası’na göre 2030 yılına kadar karbon emisyonlarının 1990 seviyesine kıyasla yüzde 55 oranında azaltılması hedefleniyor. Türkiye’nin de bu konuda pek çok düzenleme yapması gerekiyor. Ama öncelikle İklim Kanunu Taslağı’nın yasalaşmasını bekliyoruz. Bizler de iş dünyası olarak gerekli tedbirleri almak zorundayız. Karbon ayak izimizin ölçülmesinin ardından bir yol haritası çıkarmalıyız. Zira AB ile aramızdaki gümrük birliğini dikkate aldığımızda ihracatımızın devamı için bu konu hayati önem taşıyor.”
Enerji yeşil dönüşümde kilit
Yeşil dönüşümün kilit sektörlerinden birinin de enerji olduğunu hatırlatan Zorlu, yenilenebilir enerjinin toplam enerji üretimi içindeki payının artırılması gerektiğine de dikkat çekti. “Türkiye’nin elektrikte toplam kurulu gücü içinde yenilenebilir enerji kaynaklarının payı giderek artıyor” diyen Sibel Zorlu, “Bu pay, 2019’da yüzde 49, 2021’de yüzde 53.7, 2022’de yüzde 54.3 olarak gerçekleşti. Ülkemizin, özellikle bölgemizin coğrafi ve ekolojik özellikleri düşünüldüğünde yenilenebilir enerjide bu oranların çok daha üzerine çıkılacağı ön görülüyor. Uluslararası Enerji Ajansı’nın 2027’ye Yönelik Öngörüler Raporu da bunu destekliyor. Türkiye’de yenilenebilir enerjinin beş yıl içinde yüzde 64 büyüyeceği tahmin ediliyor. Bu büyümeyle, Türkiye’nin Avrupa’da dördüncü büyük piyasa olması bekleniyor” dedi.
Dünyada su kaynaklarının ortalama yüzde 70’inin sulama, yüzde 22’sinin sanayi, yüzde 8’inin ise kentsel tüketim için kullanıldığını belirten Sibel Zorlu, “Türkiye’de ise yüzde 74’ü sulama, yüzde 13’ü sanayi, yüzde 13’ü kentsel tüketimde kullanılıyor. Avrupa’da bu oranlar, yüzde 33, yüzde 51 ve yüzde 16. Ülkemizde suyun doğru ve etkili yönetimi hayati önem taşıyor” diye konuştu.
KOBİ’lerin dönüşümü desteklenmeli
Dünya Ekonomik Forumu’na göre, 10 yıl içinde ekonomik katma değerin yüzde 70’inin dijital platforma dayalı iş modellerinden kaynaklanacağını vurgulayan Zorlu şu görüşü dile getirdi: “Türkiye ekonomisi için iki önemli konu var. İlki ülkemiz ekonomisinin itici gücü olan KOBİ’lerin yeşil dönüşümü ve dijitalleşmesi ile ilgili. KOBİ’lerin dijital dönüşümün yavaş ilerlediği, büyük işletmeleri etkileyerek verimlilik ve rekabet gücünün tam potansiyeline erişmesine engel olduğu tespit edildi. KOBİ’lerin yeşil ve dijital dönüşümünün desteklenmesi son derece önemli. İkincisi yeşil ve dijital dönüşümün tamamlayıcısı niteliğinde olan toplumsal dönüşüm. Bu dönüşümün gerçekleştirilebilmesinin tek yolu eğitimden geçiyor. Dolayısıyla eğitim imkanlarının çağın ihtiyaçları doğrultusunda geliştirilmesi ve insan kaynaklarına yatırım yapılması en öncelikli konumuz olmalı.”