TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu’nun Kültürpark Raporu Bilgilendirme Toplantısı Mimarlar Odası İzmir Şubesi’nin İzmir Mimarlık Merkezi’nde gerçekleştirildi. Toplantıda Mimarlar Odası İzmir Şube Başkanı Halil İbrahim Alpaslan, Şehir Plancıları Odası İzmir Şube Başkanı Özlem Kocaer Şenyol ile Peyzaj Mimarları Odası İzmir Şubesi Başkanı Özay Yerlikaya, Kültürpark Raporu’na ilişkin görüşlerini dile getirdi.
Toplantı sürerken bir izleyici İzTO Başkanı Ekrem Demirtaş’ın odasının meclis toplantısında yaptığı konuşmada dile getirdiği görüşleri aktardı. TMMOB İKK Genel Sekreteri Melih Yalçın, İzTO Başkanı Demirtaş’ın sözlerine tepki gösterdi.
İzmir Fuarcılık Hizmetleri Kültür ve Sanat İşleri AŞ’nin (İZFAŞ) hisselerinin büyük çoğunluğunun İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin olduğunu belirten Yalçın, İzmir Ticaret Odası, Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO), İzmir Ticaret Borsası (İTB) ile Ege İhracatçı Birlikleri’nin (EİB) birer hissesi bulunduğunu söyledi. İzTO Yönetim Kurulu Başkanı Ekrem Demirtaş’ın İZFAŞ’ta yönetim kurulu üyesi olduğunu anımsatan Yalçın, “O yüzden kendini bu kadar haklı görüyor olabilir” dedi.
Bir kurumu, meslek odasını, odaları, bu konuda fikir beyan eden hiç kimseyi karşılarına almak gibi lüksleri olmadığının altını çizen Melih Yalçın, “Gerçekten bu anlamsız bir cepheleşme, ayrışma yaratır. Bizatihi medyada bu ayrışmayı incelediğinizde bu ayrışmanın belediye, ticaret odası ve meslek odası gibi yapılmaya çalışıldığını görüyoruz. Haberleri okurken de biraz sinirlerimizi bozan cümlelerle karşılaşıyoruz” diye konuştu. Yalçın, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bir de şu var. Birileri sürekli ‘şunu isteyen şuraya gitsin, bunu isteyen buraya gitsin’ diyor. Burada bir cevabımız olacak elbette. Burası özgür bir kent. İzmirli insanlar kendi özgürlüğüne, demokratik düşüncelerine sahiptir. Buna önem verir, özen gösterir. Bu kentte kimsenin kimseye nereye gideceğini söylemesi hakkı değildir, haddi değildir. Bir kere herkesin bulunduğu yerden bu cümleyi de söylemesi gerekir. Kimsenin de haddine değildir.”
Fransız sosyolog, entelektüel ve felsefeci Henri Lefebvre’in 1968 yılında Fransadaki öğrenci olayları sorasında “kent hakkı” diye bir tanımı ortaya attığını anlatan Melih Yalçın, Türkiye’nin “kent hakkı”nın ne olduğuyla en son Gezi olayları sırasında tanıştığını söyledi. Yalçın, şu görüşleri dile getirdi:
“Kent hakkı, kentin herhangi bir bölgesinde kentli tarafından kullanılan bir yeri ancak kentlinin karar verileceği bir şekilde dönüştürüleceğini savunur. Orası özel mülkiyet bile olsa, belediyenin bile olsa, bu kentlinin oradaki hakkını kesinlikle yok sayamaz. Biz de bunun bir kent hakkı olduğunu savunuyoruz. Kent hakkını savunmak üzere çalışmalarımızı yürütüyoruz. Bu nedenle kimse ‘Biz seçildik, bizim burada çalışma programımız da bu var, projemiz, bizim burada kazanılmış hakkımız var’ diyemez. Bunların hiçbir önemi yok. O an kentli, İzmirli bu Kültürpark konusunuda ne diyorsa gerçek olan budur. Ben de bütün İzmir halkını Kültürpark ve kent hakkı için bu tartışmaya katılmaya davet ediyorum.”
Bir cevap yazın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.