İzmir’den Yunanistan’a gönderilen kutsal eşyalar

Geçen haftaki yazımda, Küçük Aya Yanni Kilisesi’ne ait kutsal eşyaların özel bir izinle Yunan Başbakanı Elefterios Venizelos tarafından Mustafa Kemal Atatürk’ten istendiğini yazmıştım. Konu okurumuzun dikkatini çekmiş, soruyor:

“Yazınızda Küçük Aya Yanni Kilisesi’ne ait eserlerin özel bir izinle Atina’ya gönderildiğini yazmıştınız, gönderilen eserler İzmir’de kalsaydı İzmir’in kültürel zenginliğine zenginlik katmaz mıydı? İzmirli olarak Aya Yanni Kilisesi’nin adını ilk kez duyuyorum, bu kilise nerede?”

Değerli kardeşim, binlerce yıllık tarihi geçmişi olan İzmir kentine yakışır bir kültür envanterimiz olsaydı bu tür soruların yanıtını orada bulur, en azından adres sorma durumunda kalmazdınız. Yeri gelince bizler de aynı zorluklarla karşılaşıyoruz…

Küçük Aya Yanni Kilisesi (Agios Ioannis) Agora da İsmet Paşa İlköğretim Okulu’nun bulunduğu yerdeydi. Sakarya Mahallesi 824 sokak’ta yürürseniz ayakta kalmayı başarmış yıllardır açılmayan kapısıyla karşılaşırsınız. Bu okuldan mezun olmuş araştırmacı yazar İlhan Pınar’ın tarihi kilise hakkında verdiği bilgiler önemlidir:

“Günümüzde varlığını kısmen sürdüren Agora yakınlarındaki Küçük Aya Yanni Kilisesi, 18. Yüzyıl seyyahlarının aktardıklarına göre o tarihte kullanılan bir kiliseydi. 19. Yüzyıl başlarında yeniden inşa edilen bu kilisenin önceki halinin eski bir kalıntı olduğu düşünülebilir. Belki de seyyahların ve din adamlarının uzun yıllardır aradığı İzmir’’de Aya Yuhanna adına yapılmış olduğunu düşündükleri kilise bu yapıdır.”

İlhan Pınar’ın belirttiği gibi kilisenin tarihçesi bir hayli eski…

Gönderilen kutsal eşyalar içersinde bir adet kürsü (Ambo), bir adet koltuk veya taht (Episcopal Throne), bir adet, cemaat yerini ayıran üstünde azizlerin resimleri bulunan pano (Templo-iconostasis) vardı. Fotoğraflarına bakarsanız bunların kutsal kitap ve kilise hayatını betimleyen birer görsel başyapıt olduklarını görürsünüz. Yunanistan Başbakanı Elefterios Venizelos’un bu eserleri Mustafa Kemal Atatürk’ten bizzat istediği Yunan araştırmacılar tarafından da kabul gören bilgidir…

Gelelim bu kutsal eşyaların İzmir de kalması sorunuza…

Birkaç gün önce gazetelerde, yıkılmaya yüz tutmuş, içersinde cumhuriyet tarihiyle özdeş eserlerin bulunduğu ”Cumhuriyet Müzesi” haberini mutlaka okumuşsunuzdur. Korumacılık konusunda çok başarılı olmadığımız malum. İzmir fatihi Yüzbaşı Şerafettin Bey’e Buhara’dan gönderilen maddi ve manevi değerine paha biçilemeyen kılıç halen kayıp. Kayıplar sadece bunlar değil; cami ve mescitlerde bulunan, saat, avize, eski halı, çini, rahle, elyazmaları dahil bir çok kıymetli eşya yok oldu.

Tabii ki taş yerinde ağırdır, o günkü şartlarda korunması son derece zor olan ahşap malzemelerin sağlam kalması önemliydi. 24 Ekim 1930 tarihinde başlayıp 36 saat devam eden yıkıcı İzmir sel felaketinin zarar verdiği bölgede bulunan, sanat eseri niteliğindeki bu değerlerin selden zarar görmemesi büyük bir şans.

Topkapı Sarayı’nda bulunan kutsal emanetler, İstanbul’a getirilmemiş olsaydı acaba şimdi getirildiği yerde duruyor olurlar mıydı? Türk – Yunan barışının ilk adımları, Yunanistan Başbakanı Venizelos ve Mustafa Kemal Atatürk yakınlaşmasıyla başladı ve bu günlere geldi.

Şunu rahatlıkla söyleyebilirim, ortak acılar yaşamış her iki halkın düşmanlıkla ilgili düşünceleri yok. Yunan adalarını ziyaret edenlerin başında Türkler olduğunu unutmayalım. Geçenlerde turist rehberi dostum, “Yunanlı turistlerden az ekmek yemedim” demişti… “Savaşın iyisi, barışın kötüsü olmaz” diyen bilgeye kulak verelim, gönderilen bu eserlerin barışa vesile olduğunu hatırlayalım…

Not: Özel fotoğraflarını benimle paylaşan Tahsin İşbilen ve Atilla Özdemir’e teşekkür ederim.

Related Images:


Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir cevap yazın