Özgüven çokluğundan mı, yoksa yokluğundan mı, başkalarını işimize karıştırmayı sevmeyiz.
“Nasıl yani, turizmi benden iyi mi bileceksin?”. “Tamam, işim belediyecilik ama, olsun, biz de biliriz bu işleri. Allah’a şükür, Allah akıl – fikir vermiş.”
“Kadifekale müze olsun” diye bir fikir attık ortaya. Hemen duyarlı İzmirliler Facebook grubunda sahiplendiler bu fikri. İki – üç gün içinde 12 bin kişi üye oldu gruba. Belediyeden bir beyefendi sevmedi bu yaklaşımı.

Hele bir dinlesen de, bu adamlar neden söz ediyorlar, bir öğrensen. Yok, onun aklı bizimkini döver.

“Yok, benim sergi alanım, senin projeni döver.”
Çeşme’de “Herkes için turizm” workshop ve fuarı yapılıyor. İzmir Herkes İçin Turizm Derneği Kurucu Başkanı Ali Aydoğmuş, görme engelli ve bu konuda bir oturumda konuşmak için baş vuruyor. Aldığı cevap:
– Hayır, olmaz
Hem engellilerin konu edildiği bir uluslararası toplantı yapacaksın, hem de esas oğlanı oraya sokmayacaksın. Olmadı işte bu…
Diğer bir somut konu müzeler. Örneğin Efes Müzesi’nin yeniden yapılmasında, “Rehberlere fikri sorulsun” dedik. Cevap yine aynı: “Olmaz”.
– Neden olmaz?
– Çünkü mimarlar bizim için en iyisini yaparlar.
Turistle bire bir temas eden, dünyada her gittiği ülkede mutlaka müzeleri gezen binlerce rehberin fikri olabilir mi acaba?
Olamaaaz !
Velhasıl hepimiz kendi aklımızı çok severiz. Ya özgüven çokluğundan, ya da yokluğundan…
Bir yanıt bırakın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.