24 Temmuz Gazeteciler Günü ve sansüre direnişin 106. yılı nedeniyle yazılı bir açıklama yapan Atila Sertel, geçen yıl yüze yakın gazetecinin cezaevinde tutuklu bulunduğunu, bugün ise büyük çoğunluğunun özgürlüklerine kavuştuğunu anımsattı. Uzun yıllar haksız yere cezaevinde yatmış olsalar da meslektaşlarımızın bugün özgür olması bizim için sevindiricidir diyen Sertel, şu görüşleri dile getirdi:
Ancak bu özgürlük fiziki bir özgürlüktür. Kalemler özgür olmalıdır. Sansür, oto sansür ve on binlerce dava dosyası basın emekçilerinin üzerinde Demoklesin kılıcı gibi dururken, özgürlükten söz edilemez. Hepimiz biliyoruz ki basını özgür olmayan bir ülkenin gazetecisi de özgür olamaz. Sen özgür değilsen, gazeteci özgür değilse, basın özgür değilse ülken de özgür değildir.
Günümüz Türkiyesinde gazetecilik yapmanın her geçen gün zorlaştığını anlatan TGF Genel Başkanı ve İGC Başkanı Atila Sertel, 24 Temmuzların bayram niteliğini uzun yıllar önce yitirdiğini belirtti. Sertel, Özellikle son yıllarda artan baskılar, TMY ve TCK maddeleri nedeniyle hapis tehdidi, sosyal ve sendikal hakların yok olması, dolaylı sansür ve oto sansürün yaygınlaşması, zor ve özveri gerektiren mesleğimizi daha da zorlaştırmıştır diye konuştu.
Objektifliği, doğruluğu tartışılan haberlerle kamuoyunun bilgi kirliliğine uğratıldığını, bu nedenle gazetecilik mesleğinin ciddi bir güven erozyonu içinde olduğunu söyleyen Sertel, Türk basınındaki son durum böyle olunca gazeteciler olarak mesleki bayramlarımız, mesleki mutluluklarımız da çoktan geride kaldı. Basını özgür olmayan bir ülkede bayramdan söz edilebilir mi? Bugünlerde kutlayacağımız bir bayram varsa o da Ramazan Bayramıdır.
Bir yanıt bırakın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.