Son yıllarda alıştığımızdan olsa gerek!!! Duygusuzca dinlediğimiz ve umursamadığımız Türkmenlere yönelik katliama sadece tanık değil aynı zamanda suç ortağı oluyoruz. Bölgede ve dünyada bizden başka yakını, ruh ve kültür paydaşı olmayan Türkmenler özellikle de Iraklı Türkmenler belki acılar ile bezeli tarihlerinin en karanlık günlerini yaşıyorlar.
Son dönemin sonu!
Arap yönetimlerinin ordularını güçlendirmek amacı ile 9. ve 10. yüzyıllarda bölgeye yerleştirmeleri ile başlayan Türkmenler in Orta Doğudaki hikayesi acıklı bir yok oluşla sonlanmak üzere. Önce ulus bilincini yitirerek kültür ve kimlik kayması ile nüfusları artacağı yerde sürekli gerileyen Türkmenler in baskı, ihanet ve katliam ile başlayan 100 yıllık son dönemin de sonuna gelindi.
Irakın orta kesiminde özellikle de Türkmen bölgelerinde, insanlık suçu işleyen Irak Şam İslam! Ordusu IŞİD’in korumasız Türkmenler’e yönelik vahşetine her gün bir yenisi ekleniyor. Türkmenler, yıllarca hep umutla yüzlerini çevirdikleri Anadoludan defalarca hayal kırıklığına uğratılsalar da yine bir dost eli ve desteği beklediler. Yerli ! uzantılarının sünni devrim diye meşrulaştırmaya çalıştığı IŞİD in katliamlarından canını kurtaran Türkmenler’e, Kuzeydeki Kürt yönetimine sığınmaktan başka çare kalmıyor.
Önceki gün bir haber programında IŞİD’e karşı mücadele etmek için Irak’taki Şii lider Mukteda El Sadrdan emir beklediğini anlatan eli silahlı şii Türkmenler’i görünce kahroldum. Yurttaşlarının her gün 1000er 1000er yok edilmesine sessiz kalan Türkmenlerin harekete geçmek için ancak Şii liderden direktif beklemeleri aslında sonun sonuna gelen Türkmenler’in kaçınılmaz akıbetinin nedenini ortaya koyuyor.
İşte tam da burada ulusuna kimlik ve kültürünü hatırlatan, mücadeleye öncülük eden Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının anısı önünde bir kez daha saygı ile eğiliyoruz. Dünyada Türkler dışında tüm milletlerin meşru refleksi olan uluslaşmayı, Türkler’e haram kılan zihniyet Iraktaki katliamlarda en az IŞİD kadar sorumludur. Ulus bilincini bir kesim faşizm diğer kesim ise küfür ve şirk olarak nitelendirerek Türkler’in meşru varlık mücadelesinin önüne geçmeyi maalesef başardılar.
Suriyede nüfus olarak Türkmenler’in çok gerisinde olmasına rağmen Kürtler’in ulus bilinci onları ortak düşmanlarına karşı korumuştur. Ulus kimliğini unutarak varlığını sadece mezhebi ile tanımlayan nüfusu hemen hemen Kürtler kadar olmasına rağmen Türkmenler’in Iraktaki ezilmişliği, uluslaşma ve Gazi Mustafa Kemalin tarihsel misyonunun öneminin ortaya koymaktadır.
Ulus bilinci olmayan uluslar yok olurlar
Uzak Asyadan Almanya sınırına, Hindistandan Cezayire çok geniş bir coğrafyada hüküm süren farklı Türk topluklarının tarihi sayısız SON lar ile doludur. Emin olun bu sonların ortak nedeni ulus olmayı becerememektir. Türküleri, hoyratları kesilen Kerküklü Türkmenlerin direniş için şii liderden direktif beklemeleri ve katliama son vermek için değil de mezhep hesaplaşması için harekete geçmeleri yaklaşık 1200 yıldır bu bölgede olan Türkmenler için tarih perdesini kapatan o aşina olduğumuz gaflet ve hatadır yani; ULUSLAŞAMAMAKTIR!
Bir cevap yazın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.