Sanat, mimarlık, felsefe ve tabii ki sağlık konularında söyleyecek çok sözü var, kökleri var, tarihin derinliğine uzanan
Kökler, Anadoludaki kökler Tıp da Anadoluda kök salmış, derinliklere
Hititlerle başlayan tıbbın Anadoludaki kökleri, Yunan ve Roma dönemlerinde de büyümeye devam etti.

Hipokratın hocası buralıydı, Knidostan. Ege ile Akdenizin buluştuğu köşeden. Pek çok değerli hekim yetiştirdi dünyaya
Soranos, ilk jinekolog, Efeste yaşadı. Kürtajın etiğini tartıştı meslektaşlarıyla. Doğum kontrol yöntemlerini öğretti antik dünyanın kadınlarına. Yazdığı dört ciltlik ünlü Jinekoloji 1500 yıl boyunca kadın ve çocuk hastalıklarında başvuru kitabı oldu.

MS 2. Yüzyılda Kapadokyada yaşamış Aretus güçlü bir köktür, tıbbın tarihine uzanan. Hipokratın güçlü bir destekçisi olan Aretus, epilepsi, tetanos ve difteri gibi hastalıkları tanımladı bütün özellikleriyle. Tıp literatürüne o kazandırdı, migren ve diyabet sözcüklerini
MS 11. Yüzyılda Anadoluya yerleşen Selçuklular da çok şey kattı Anadolu tıbbına. Her kente en az bir şifahane kurdular. Bu sağlık yurtlarına hastahane demediler, şifahane dediler
Daha sonra da Osmanlılar sürdürdü bu ulvi görevi. Tedavinin tümüyle ücretsiz yapıldığı şifahaneler, Sultan ve ailesinin kurduğu vakıflarca yapılıp işletildiler yüz yıllarca

Ünlü şair Mevlana diyor ki :
Gel, kim olursan ol, gel..
Herkes gelmeli Anadoluya, ama eğer doktor, eczacı, hemşire veya tıp öğrencisi iseniz, mutlaka gelmelisiniz
Mesleğinizi tarihini öğrenmek, mesleğinizin köklerine ulaşmak için
Bir yanıt bırakın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.