Durmadan, dinlenmeden ve dinlemeden konuşuyoruz
İşi konuşmak olmayanlar bile sürekli konuşuyor
Bir gürültülü hafta bitiyor diğeri başlıyor.
Dün doğru denilenler bugün bu kadar yanlış olduysa ne diyebiliriz?
Hırsızlıklar, adaletsizlikler, haksızlıkların üzerine gidileceğine, oy veren yurttaşların gelecekleri aydınlatılacağına sürekli bir gürültü
17 Aralıktan beri duyduklarımız, okuduklarımız, gördüklerimiz normal mi?
Sanki Türkiyede sadece AKP ile Cemaat denilen iki grup var?
Yatıyoruz, kalkıyoruz bu iki grubun artık ciddi olarak sıkan itham ve şarlamalarına tanık oluyoruz. Peki, bu iki gruba da dâhil olmayanlar?
Ya da bu iki gruba da sadece menfaat yönünden yaklaşmaya çalışıp, el etek öpecek kadar alçalıp, şimdi de tribünde oturup hiçbir şey olmamış gibi yapanlar?

Örneğin dün Hurşit Tolon Paşa ile görüşmek için fırıldaklık yapanlar, Hurşit Tolon Paşam zindana girince Hoca efendinin elini öpmek için THYden bilet arayışına girmiş midir? Anlıyoruz ki girmiştir!
Amaç sadece menfaat olunca geride ne kalırsa kalsın teferruat oluyor işte.
28 Şubat sürecinde Çevik Bire meydan düzenleme fikrinin altında ne olabilir ki? Kapital meclislerinde Çevik Biri Cumhurbaşkanı yapmak isteyenlerin içinde bugün mesela İzmirde AK Partili Binali Yıldırıma kurtarıcı diye bakan yok mu?
Geçen hafta AKP Meclis grubunda Başbakan Erdoğanın konuşmasında bir bölüme takıldım fena halde:

Bu konuşmayı internette de bulabilirsiniz.
Bu satırları her okuyuşta da olmaz bu kadarı da diye haykırıyorum ruhumla Türkiye Cumhuriyeti, sınırları cetvelle çizilmiş, uyduruk bir sömürge devleti mi? Şu son yıllarda zindanlara atılan vatanseverlerin ahı elbet tutacak birilerini
Türkiyenin 2002 yılından beri başbakanlığını yapan söylüyor bu sözleri.
O yargılamaların alayına naçizane karşı çıkmış bir gazeteci olarak, bulunduğum dar çevrede nasıl itham edildiğimi nasıl anlatacağım? Zindanlarda adeta ölüme terkedilmiş bilim insanı Hilmioğlunun ahı elbette tutacak, elbette.
Başbakan Erdoğan zindanlarda haksız yere tutulanların uğradığı zulmü gerçekten biliyor mu yoksa bunca yolsuzluk hırsızlık söylentisini örtmek için mi böyle konuşuyor ayrıca tartışılabilir. Ancak bir Başbakan zindanlarda uyduruk ve sahte delillerle tutulan yurttaşları söylüyorsa derhal gereğini yapmalı. Daha fazla beddua almak istemiyorsa derhal özgürlük haklarını itibarlarını iade için gereği neyse yapmalı.
Hem de derhal!
Bir cevap yazın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.