Başbakan’ın ATV’deki açıklamasını da dinleyince emin oldum. Memlekette dersaneler ve türevlerinin gözünün yaşına bakılmadan kapatılacak.
Zamanını da bir kahve falıyla öğrenebiliriz belki. Üç vade anlayacağınız, üç hafta mı üç ay mı bilemem. Yaşayıp göreceğiz.
Fakat yaşadıklarımız hiç de normal değil.
Dünyada teknolojinin, yaşama bakışların, iletişimin bu kadar değiştiği ve kolaylaştığı süreçte Türkiye’de devlet okullarında kalitesizliği, anlayışsızlığı, sevgi ve bilgi düzeysizliğini, olanaksızlıkları bir türlü görmeyenlerin, dersaneleri hangi akıl ve mantıkla kapatmak istediğini anlayamıyorum.
Son 30 yıldır devlet okullarıyla alakalı, sadece İzmir’de duyup öğrendiklerimi yazmaya başlasam ciltler taşar. Milli Eğitim Bakanlığı bütçesini bile düne kadar önemsiz sayan siyasilerin alayı, son 30 yılın özeleştirisini yapmak zorundadır.
Dersaneleri savunacağımı aklıma getirmezdim. Savunduğumu da sanmıyorum. Ancak düşünmeden, tartışmadan atılacak adımlarda “devlet adamlığı” göremeyiz. AKP Hükümeti ve Başbakan acaba devlet okulu sorunlarının, üç beşine üç beş tablet dağıtarak sona erdiğini mi sanıyor? İnanın merak ediyorum bunu.
Neden sınav kazanmak için okullar yeterli olmuyor da dersane denen kuruluşlara ihtiyaç duyuluyor? Milli Eğitim Bakanlığı ve sayın hükümet neden bu sorunun cevabını bilimsel olarak araştırmaz da kerameti kendinden menkul “torbalara” sokup asıl meseleyi görmezden gelmezdi.
Eğitimin zaten önemsenmediği bir ülkedeyiz. Bunu kabul edip samimiyetle üzerine gideceğimize eğitim ve kurumları gibi bir ana konuyu siyasallaştırıp itici hale getiriveriyoruz. Koskoca meclisin hukuk eğitimi almış başkanvekilinin döktüğü incilere bakın son olarak:
“Maalesef şimdiye kadar kız ve erkek öğrencilerin birlikte eğitim yaptırılmasını büyük bir yanlışlık olarak değerlendiriyorum. İnşallah bu yanlış önümüzdeki dönem içinde düzeltilecek.”
Hani laf mı adam mı demek istemiyorum ama, sormadan da edemiyorum. Bu başkan vekil muhterem ilkokul, ortaokul, lise ve fakültede acaba nasıl okudu, öğrencilik yaptı, ne zarar gördü? Kız ve erkek öğrenciler bir sınıfta nasıl bir yanlışa düşebilirler? Bu başkanvekili hangi ülkede yaşamış ki bu güne kadar böyle akla ziyan, mantıktan uzak bir kelam edebiliyor? Üstelik başka ülkelerin ki bizde de öyleydi, “marka” olmuş okullarından örnek vererek “yanlışa” vugu yapmak nasıl bir beyin ürünü Allah aşkına? Diğer yandan okullar ve eğitim konusunda, eğitimcilerin ve öğretmenlerin değil de hukukçuların, eğitimci olmayan siyasetçilerin kelam eylemesi de başka bir tür cehalete örnek galiba.
İzmir Kız Lisesi ile Atatürk Lisesi’nin erkek ve kız takviyesi alması ne zamandı acaba?
Kız erkek ayrıştırılmasının demokrasi bir yana “insan olma” ruhuyla uzaktan yakından ilgisi yok. Okullarda kız erkek ayrımını genelleştirmenin sonu nedir? Otobüsler, sinemalar, metrolar falan mı? Oldu olacak bir de “ahlak polisi” tanzim edilsin, ellerine de “sopa” verilsin. Ne de olsa Gezi sürecinde polisimiz sopa kullanmayı da tecrübe etmişti!

Bana yollanma gerekçesi farklı ama ben kalabalığa dikkatinizi çekiyorum şimdi.
Fotoğraftaki kalabalığa iyi bakın. Kızlı erkekli kalabalık İZBAN trenini bekliyor işe, okula gitmek için. Muhterem Sadık Yakut efendi de bakıversin bir, bu fotoğrafta görülen de “yanlış mı”? O zaman İZBAN duraklarını da ayırmak gerekecek, vagonları da?
Yalan mı yani?
Dersanelere kafa tut…
Okulları kız erkek diye ayrımayı at ortaya…
Evlerde kimler kimlerle yaşıyor diye mesele yap…
Sonra da olimpiyatlara, expoya falan aday olmaya çalış…
Bir yerlere birilerinin kafası fena halde kısa devre yapıyor ama….
NOT: İzmir’de trafik polislerinin azlığı üzerine yazıp söylüyorum ya? İlginç bir bilgi geldi bana, bilgi ciddi paranoya taşıdığı için şimdilik yazmıyor, araştırmaya devam ediyorum.
Bir cevap yazın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.