Evet ciddi olarak korkuyorum depremden…
Depremle falan da yaşamak istemiyorum.
Çünkü depremle yaşamayı öğrenmek kelamını çıkaranlara asla güvenmiyorum.
Bilim adamları deprem gerçeğine dikkat çekerken kayıkçı kavgasını politika sanan siyasetçilerin alayına gıcığım. Ülkemde ve kentimde ciddi deprem riski varken, belediyelerin hala müteahhit milletiyle sıkı fıkı olmalarına dayanamıyorum.
İzmir en son 1688de öğle saatlerinde 7.0 şiddetinde yaşamış.
325 yıl önce Balçova merkezli bu depremde 16 bin insan ölmüş diyor kaynaklar.
Büyük, yıkıcı bir depremi 325 yıldır yaşamadı İzmir.
2005deki sarsıntıların nasıl endişe yarattığını da sanırım hatırlıyoruz.
Peki hani ciddi hassasiyet?
Türkiye en son 1999 depremini yaşadı.
14 yıl geçti üzerinden. Koskoca 14 yıl.

Oysa geçen 14 yılda neler yapılabilirdi Allah bilir.
Kentlerimiz rantiyeci sorumsuz anlayışlardan kurtulur, insan hayatının her meselenin üzerinde olduğuna sarılırdık mesela, yalan mı? Daha yeni yeni, onda da sadece konuştuğumuz kent yenilemelerinin belki de çoğunu bitirirdik. Yıllarca cep telefonlarından toplanan paraları da düşününce, ne oldu onca kaynak acaba?
Şu İzmirin haline bakın bir…
14 yıl içinde Kordondan Mustafa Kemal Sahil Bulvarına, Mithat Paşa Caddesine, Karşıyaka Yalı Caddesine, Hatay İnönü Caddesine, Balçova Ata Caddesine ve daha çok yere girilemez miydi?
Her şey bir yana 1999 depreminden sonra hükümetler, yerel yönetimler, üniversiteler, basın, sivil toplum örgütleri deprem müştereğinde buluşup şu Japonların sahip olduğu bilinci yaratamaz mıydı?
1999 depreminden sonra hesap bile sorulmadı doğru düzgün. Son yaşadığımız Van depremi ise artık gündemde bile değil. Arsız müteahhitleri de terbiye edemedik, bu arsızlığa onay veren resmi arsızları da…
14 yıl bu yahu…
Sadece vıdı vıdı ederek geçirdiğimiz 14 yıl.
14 yılın ardından simülatörlerle hissetmeye çalışıyoruz 7.4ü. Orada da sonrasına bir şey kalmıyor.
Kordon çürük deniyor, Zafer Hoca araştırma yapacak deniyor…
Peki sonra?
Hükümet Hatayda bir yerlerde bir apartman buluyor, törenle yıkım şovu çekiyor…
Peki sonra?
Sonrası falan yok. 14 yılı boşa geçiren Türkiye, 15. yılda da sadece konuşmayı sürdürür.
Görünen köy de kılavuz istemez.
Karar verin artık efendiler!
Cumartesi günü Milliyet Egenin manşetiydi Kemeraltı…

Hatta okumakla kalmayıp gazeteyi arayıp bilgi de vermişlerdir.
Ne güzel…
Sorunu öğrenmişlerdir artık.
Ama yağma yok. İki kelam etmem lazım. Çünkü eğer başıma bir şey gelirse öyle ya da böyle Kemeraltında sorumluları belli. İzmirde en üstte duran ne kadar makam sahibi varsa mahkemelik olacağım yaşarsam.
Çünkü Kemeraltı gerçeğini Vali, Müdür ve Başkanlar anlamamakta direniyor.
Geçen hafta bazı haber sitelerinde de haber oldu.
Bayram arifesinde nasıl bir rezillik yaşandığına ettiğim şahitliği de yazdım.
Valilik ve emniyetin arka sokağı bu kadar tehlikeliyse, varın düşünün kentin diğer yerlerini.
Polisin, zabıtanın görevlerini eksik yaptığı, hatta yapmadığı bir kentte nasıl huzur ve asayiş olabilir?
Milliyet Egedeki haber doğru ama eksik…
2000den bu yana Kemeraltının dibe vuruşunun analizi yapılamadı…
Konak projesinin Kemeraltını nasıl katlettiği konuşulamadı…
Böylesine önemli bir ticari merkezin başta Valilik olmak üzere kentin tüm makamları tarafından boşlanmasının nedeni araştırılamadı…
Ticaret Odası ve Esnaf Birliği gibi örgütlerin sessizliğine anlam verilemedi…
Sonuç ortada. Konak Meydanı da Kemeraltı da işgal atında…
Yazacak ve konuşacak çok şey var.
Ama ben hala birilerinin Allahtan korkup utanmasını safça bekliyorum.
Bir cevap yazın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.