Diyorum ki, hazır EXPO mücadelesi varken İzmir sokaklarında, caddelerinde, okullarında, hastanelerinde velhasıl her yerinde bir EXPO düzeni, disiplini geliversin. Kötü mü istediğim?
O ecnebileri üstü açık otobüste gezdirip birkaç kilometre, sonra da Hisarönünde kaçamak kahve içirmekle saklayamazsınız İzmir gerçeklerini. Maazallah bu ecnebiler ajan falan gönderir, ruhumuz duymaz.
Bu ajanlar da sokak mahalle meydan demeden gezer, sonra da yazar bir rapor alırız boyumuzun ölücüsünü.
Bu dizi üç yazıda bitmeyecek anlaşılan.
Baksanıza herkes için sağlık kentinde Bozyaka Devlet Hastanesi bir bomba daha patlattı. Acil Servis tadilatı varmış da, seviş kapalıymış da, gelen hastalar da özel güvenlik tarafından başka hastanelere yönlendiriliyormuş.
Yahu Ege Üniversitesinde de tadilat değil yeniden inşa ediliyor acil servis, ama adamlar önce geçici acil servis yaptılar.
Tek bir hastayı bile başlarından savmadılar.
Devletin Hastanesi böyle ama slogan herkes için sağlık!
Kusura bakmasın gelecek yazıda İl Emniyet Müdürü Ali Bilkayın ve muhterem ilçe belediye başkanlarının canlarını fena sıkacağım.
Var mı EXPOya dair düşüncesi olan, buyurun halkım bari sen konuş!
Kıyafet Yönetmeliğine de taktım!
Umutluyum yeni Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcıdan.
Bir kere, AKP Hükümetlerinin en sempatik eğitim bakanı…
Hort zort eden takımdan değil görünüyor.
Bazıları gibi iletişime de kapalı değil, asık suratlı da değil.
O halde yazabilirim.
Şu anda veli gazeteci olarak yazıyorum, öyle anlasın milli eğitimciler!
Çok acil olarak şu yaşanan saçmalık sona ermeli…
Ne o?
Kıyafet serbestliği!
Bu serbestliğin nelere yol açtığını görmeli Milli Eğitim.
Bakan Bey yeniden gözden geçireceğiz demişti.
Umarım vaz geçmez. Vaz geçerse yukarıdaki düşüncelerimden de ben vazgeçerim. Hatta sempatik değilmiş diye de yazarım.
Hazırlanan akıllara ziyan kıyafet yönetmeliğinin üçüncü maddesinin ikinci fıkrasına fena halde gıcığım.
Ne diyor bu iki numara?
(2) Öğrenciler, okul, sınıf ve şubelerde tek tip kıyafet giymeye zorlanamaz. Ancak, velilerin en az yüzde altmışının muvafakatiyle, Millî Eğitim Bakanlığına bağlı özel kurumlara ait okul öncesi, ilkokul, ortaokul ve liselerde 4 üncü maddede yer alan sınırlamalara uyulmak kaydıyla, okul yönetimlerince okul kıyafeti belirlenebilir.
Yani?
Yani özel okullarda kıyafet disiplini olabilir ama devlet okullarında olamaz!
Benim evladım devlet okulunda.
Ama ben serbestlik istemiyorum. Çevremde de çok sayıda benim gibi düşünen veli var.
Peki, neden özel okulların zengin velilerine tanınan demokrasi biz devlet okullarının velilerine tanınmadı?
Kıyafet serbestliğinden özgür düşünceye ulaşılacağını sanan muhteremler devlet okullarındaki öğrencilerin özgür düşünmelerini istemiyor mu yoksa?
Ya da bilmediğimiz bir amaç var o uygulanıyor?
Türkiyede devlet ya da özel okul ayrımı olduğuna inanmak istemiyorum ama ne yazık ki yaşanılanları da yok sayamam.
Okul giysisi satan esnafın yaşadıkları da kabul edilebilecek bir olay değil.
Marka satıcılarıyla hükümetin arasında bir ilişki varsa ki derdim değil, bunu devlet okullarından önce özellerde uygulasınlar da görelim. Demokratik bir ülkede devletin çocukları kobay olarak kullanmalarına asla sessiz kalamam, kalmamalıyız!
İZBANın kırıkları baştan belliydi!
Aceleyle, paldır küldür neye başlarsan böyle olur.
Hele bir de kibir, Allah korusun yani.
İZBAN İzmir için ne büyük konfor ve zaman kazancı.
İZBANa karşı olmak diye bir düşünce olabilir mi? Asla!
2011den bu yana hala sıkıntı olur mu böyle bir hatta?
Üstelik içe kapalı, halka çelişkiler içinde bir şirket.
Geçtiğimiz gün Halkapınarda akla ziyan olaylar yaşandı.
Bay Genel Müdür de oradaymış, etrafı seyrediyormuş. Muhterem Genel Müdür, DDY müdürüyken, günde birkaç trenle ilgilendiğinden, İZBAN gibi yoğun bir şirkete alışamamış olabilir.
Kanal 35 Muhabiri sorunu açıklamasını istemiş Bay Müdürden.
Bay müdür evirmiş çevirmiş, ellerini de kamera önünde bir güzel bağlamış ve halkımız okumuyora getirivermiş!
O anda kestim haberi…
Her sorunda kendinden başka herkesi kabahatli görme alışkanlığına nereden sahip oldu bu İZBAN?
Halkapınarda duyurular koymuş da, kimse okumuyormuş da…
Halkapınar düzenlemesinin sancılı olacağı ilk gününden belliydi. Peki, İZBAN bu duyuru işini ciddiye aldı mı?
Hayır! İZBANın bilgilendirme konusundaki basitliği, beceriksizliği ilk değil.
Dostça uyardım, sevgiyle uyardım, saygıyla uyardım yine olmadı.
Girin lütfen İZBANın resmi web sayfasına görün sıradanlığı.
Bir de ray kırılması var ki o da tam bomba…
Ray neden kırılır?
Yoksa aceleyle hizmete sokulma derdiyle, üstünden geçecek yoğunluk hesaplanmadan kafaya göre kalitede ray mı döşendi oraya buraya?
Bir yolcusu olarak İZBANı kaybetmek değil ciddi marka görmek istiyorum.
Eğitimsiz güvenlik görevlileri, temizlik sorunu, istasyonlarının özellikle dam sorunu yetti artık. Kimse İzmirliye sürü muamelesi yapamaz.
İki yıldır hizmette kör topal giden İZBAN tüm birimleriyle artık düşünmek zorunda.
Ve acilen de iletişim yolunu açıp, İzmirlilere gerçekleri açıklamak durumunda.
Zira artık gerçekten yetti!
Bir cevap yazın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.