Önce neler yaptığımı kısaca arz eyleyeyim.
En tuhafı hafta içi bir gece saatler 23.20’yi gösterirken bendeniz Naldöken’deki “Çimento Canavarı’nın” ağzının dibindeydim, fark etseydi bir lokmada “ham” yapardı da, gece vakti “güvenlikçileri” dahil “Muhteşem Sülüman ve zevcesi Hürrem hatuna” daldıklarından beni fark etmediler bile…
Çimento fabrikasının patronuyla tanışmadım ama tanıştığımda sinsi sinsi güleceğim.
Konumuz bu değil, Naldöken ve Çimento Canavarı ile ilgili henüz “bilgi toplamadayım”… Söz konusu kapitalizm olunca insanlığın teferruat kaldığını anladık da, acaba aramızda “yarınını” düşünen kimse de kalmadı mı diye geçiriyorum kafamdan inanın. Ne diyeyim Allah ıslah etsin, nerede varsa, kim varsa…
Geçelim…
Benim için insanlık simgesi olan Saadet Erciyas’ın bu sitedeki yazısını okudunuz mu?
Okumadıysanız önce o yazıya gidin, okuyun sonra devam edelim. Ben beklerim sizi…
Okuduğunuzu varsayıp devam ediyorum.
İzmir Büyükşehir Belediyemiz, Başkanımız Aziz Abi’nin de yüksek tasdikleriyle “Basmane Günleri” startı vermiş. Basmane Günleri’ni “Kent Gözlemcileri”, “Kent Yaşam Haber Portalı” ve “Smyrna İzmirliler Derneği” destekliyormuş.
Ne güzel… Fena halde ben de destekliyorum ve bu günlerin çığırtkanlığını Kanal 35 TV’de Sabah Resimleri’nde üstleniyorum. Lakin nedenini sakın ben de panelistim diye sanmayın. 22 Ekim’de bir miktar “ortalık karıştıracağımı” ilan ediyorum, gelmezseniz fena bozulacağımı da beyan ediyorum, hatta kıymetli belediye başkanlarımızın da gelmesini, onların gözlerinin içine bakıp “ortalık karıştıracağımı da” ihbar ediyorum ama meselem başka…
Meselem “nereden çıktı bu Basmane Günleri”?
Alemin derdi miydi Basmane?
Kim takar, kimin umurunda Basmane?
Evet çok ciddiyim. Romantik duygusallığı bırakın şimdi bir yana. Entel dantel muhabbetlerden de vazgeçin.
Ciddi ciddi konuşalım. Zira “huylandım” yahu…
Önce Kemeraltı dediler şimdi de Basmane…
Basmane’ye kalbini ve başını koyan benim canım abim Orhan Beşikçi. O olmasaydı vallahi de billahi de Basmane’nin feryadı Punta’dan duyulmazdı. Çorakkapı Camii haziresinde yatan edendiler bile kalksaydı, kılını kıpırdatmazdı şamdan meraklısı Puntacılar…
Basmane için Erdal İzgi çırpındı, Muzaffer Tunçağ çırpındı, ama sonra?
Hakan Tartan alınmasın Basmane için yeterince iş yapmadı. Altınpark’taki antik kazılarla da Basmane ortaya çıkmaz tam tersi oraya gömülür! Tartan Başkan Orhan abimi de “hafife almakla” hata etti, demedi demeyin!
Lakin milletvekili günlerine büyük hayranlık duyduğum sevgili Hakan Tartan’ın da “bir gün gerçekleri” görmesini lakin “geç olmadan” görmesini diliyorum.
“Basmane Günleri” Büyükşehir ve Konak işbirliğiyle olsaydı harika olurdu inanın!
Orhan Beşikçi Basmane’yi yıllardır gündemde tutan adamdır…
Basmane’de ağaçlar taşlar dile gelse ille de “Orhanım” der başka da bir şey demez. Lakin helal olsun ki Aziz Abi’li belediyeye, Orhan abimin o nazik hareketini “görmüş”! Kent Gözlemcileri, Kent Yaşam Haber Portalı ve Smyrna İzmirliler Derneği’ne de helal olsun.
Basmane önemlidir çok önemli…
İzmir’in kalbidir Basmane…
Yukarı Mahalle’nin başıdır Basmane… Ve ne yazık ki son 50 yılın da itilmişliğinin, ezikliğinin, ötekileştirmenin sembolüdür Basmane… Basmane “anlaşılırsa” Kemeraltı “düzelir”. Sıtkı Efendi “diyaloğa” açık olsaydı vallahi anlatırdım ona.
Çünkü benim bildiklerimin zerresini bilmiyor “efendi hazretleriyle şürekâsı”!
Basmane Günleri önemli, eğer Basmane merkezli bir “samimi ve insani birliktelik” kurulabilirse inanın bu dalga dalga Kadifekale’ye kadar ulaşır. Ama tekrar ediyorum içinde en küçük “menfaat” ve “rant” kırıntısı olmayacak. Keyifte ve tasada bir kentlilik ancak Basmane’nin “eyvallah” demesiyle oluşur Punta’nın değil. Çünkü Punta “şeytanlığın”, Basmane ise “insanlığın” temeline sahiptir İzmir’de…
Biliyorum, kafalar karıştı…
Karışmasın karışmasın, bunca rantiyeci çakallıkların dümen bulduğu İzmir’de derdim “yine” Basmane ve yukarı mahallenin ezilmemesi isteğimdendir.
“Basmane özel” dedim ya?
Dinler ve kültürlerarası diyalog hiç olmadığı kadar samimiydi Basmane’de. Müslüman, Yahudi, Hıristiyan yan yana dip dibe yaşardı. Fakat bu yaşayan insanların genelde ortak bir yanları vardı ki, bu ortak özellik bugün de Basmane’ye egemen.
Neydi?
Genelde yoksulluk.
Ya da yoksullukla zenginliğin arası yaşamlar, anladınız değil mi? Bugün Basmane ve çevresindeki yaşamlar nasıl kıt kanaat geçiyorsa eskiden de öyleydi. Merak eden Orhan Abimin kitaplarına müracaat etsin. Basmane üzerine onun kadar kim çalıştı Allah aşkına?
Basmane Günleri’nin programına bakın lütfen.
Ne yalan yazayım, gönlümden Erdal İzgi’yle panel paylaşmak geçiyordu. Olsun, ben onun panelini dinlemeye gideceğim. Erdal İzgi ile Muzaffer Tunçağ merak ediyorum ki, bugünün Basmane’sini nasıl yorumlayacaklar?
Aslında Erdal İzgi, Muzaffer Tunçağ ve ben… Acayip bir panel olurdu eminim. Ne de olsa ikisine de az çektirmedim yayında, yazılarda… Lakin ikisi de birer uygarlık sembolü. Ne kibire kapılıp küstüler ne de patronu arayıp “işimden etmeye” kalkıştılar. Zaten onların dönemlerini de bunca özlememin nedeni bu, özgürce, korkmadan yayın yaptım o zamanlar… Durup durup Ahmet Piriştina’ya da muhalefetime rağmen Fatiha okuyuşumun nedeni bu! Onlar gitti başkanların çevresi çakal doldu, üzülüyorum! Yoksa Hakan Tartan da Aziz Kocaoğlu da güzel insanlar. Lakin ah şu dalkavuklar, menfaatçiler, rantiyeciler…
Ne dedik?
Basmane Günleri’ni takip edin. Lütfen takip edin. Aslında etkinliklere öğrenciler de gelse ne mükemmel olur. Bu arada etkinliği düzenleyenlere, beni de onurlandıranlara özel bir teşekkürüm var. Bazı üniversiteler ve belediyeler, odalar, dernekler gibi “Bizans yalakalığı” yapmadılar. İzmir’i bilen, İzmir’i yaşayanları toplandılar. Uzun zamandır bana “gizli yasak” konulan panelistliği üsteleneceğim, heyecanlıyım açıkçası.
Ha, bu arada www.kentyasam.com var bir de…
Bu siteyi kuran insanlık sembolü güzel aile kan kustu kızılcık şerbeti muhabbeti yaptı. Evlerine hırsız girdi, tüm sahip oldukları uçtu, İzmir yüzlerine bakmadı ama onlar İzmir’i bırakmadı. Sevgili Saadet öyle güzel işler yapıyor ki taşlara ebru ebru, yüreğindeki o katıksız insanlık geçiyor “taş” gibi “taşa”, hissediyorsunuz. Devlet fark etti Saadet’i ama İzmir’in çakma efendileri görmedi, duymadı… Kimseye eğilmeyen Kent Yaşam ailesi şimdi “yukarı mahalle” ilgisini sahiplendi sessizce…
Lütfen çevrenize yayın bu siteyi…
Bu site “mana” için yayında “madde” için değil…
Bu site doğru olan “doğruyu” arıyor insanlığın yerlere düşürülmüş değerlerini kaldırmak için…
Bu sitede bir Orhan Beşikçi var ki, işte sonunda başardı ve Basmane’yi tüm dünyaya haykıracak…
Ve ben…
Ne mutlu ki benim gibi zır deli bir gazeteci de burada işte!
NOT: Yaşar Üniversitesi, Alman Kültür Günleri kapsamında kel alaka bir şekilde “basın özgürlüğünü” ele almış… Kendi bulunduğu kentteki basını medyayla karıştıran bir üniversite, İstanbul medyasının eklerini “yerel” zanneden bir üniversite nasıl “iletişimci” yetiştiriyor anlamak mümkün değil. Üstelik “basın özgürlüğü” söz konusuysa samimi olarak, Yaşar Üniversitesi ve kurucusuna “basın” ve “özgürlük” konusunda sorulacak çok soru var! Bu düşüncemi Twitter’de paylaştığımda merak edip soru soran tüm Yaşar Üniversitesi öğrencilerine cevap verdim. Gelecek yazıda da Yaşar Üniversitesi ve İstanbul merakını yazayım diyorum ama gün olan hayr’ola!
Bir cevap yazın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.