İleri demokrasi “İklim”i!

Ergenokon davası ve son gazeteci tutuklamaları ile ilgili gelişmeleri yakından takip eden herkesin kafası karmakarışık. Düne kadar, Soner Yalçın’la ilgili bilgilerin, ya da gizli delillerin nasıl ele geçirildiği ve basına nasıl sızdırıldığı tartışılıyordu. Derken bu kez aynı sorular Ahmet Şık ve Nedim Şener ile ilgili tutuklamalar hakkında ortaya atıldı. Kim ya da kimler eliyle bu gazeteciler ihbar ediliyor ve savcılıkta gizli kalması gereken sorgulamalar basına hangi eller aracılığı ile servis ediliyordu?

Doğrusu İklim Bayraktar rezaleti bu kadar acemice ve kör gözüm parmağına, parmağına patlamasaydı, bu olayların perde arkasındaki sır kişi ya da kişiler epey merak edilip, gündemi oyalayacaktı. Ancak, (tabii bu benim sadece naçizane kişisel görüşüm) artık bu İklim Bayraktar’ın ortalığı tozu, dumana katan iddialarından sonra öyle uzun, uzun düşünmeye gerek kalmadı. Acaba diyorum, İklim Bayraktar başından beri iktidar yanlısı birileri tarafından önceden planlanmış bir şekilde Oda TV’ye yerleştirilmiş olmasın? Soner Yalçın’a ait belge ve çalışmaları da ele geçirip hem savcılığa ihbarda bulunan, hem de bizzat yandaş basına sızdıran kişi yine bu aynı bayan mıdır?

En son, Oda TV adına yapılan yarı resmi açıklamada, kendilerinin de olan biteni şaşkınlıkla izlediklerini, durumu anlamaya çalıştıklarını, İklim Bayraktar’ın psikolojisinin bozuk olabileceğini söyleyip Deniz Baykal ve Kemal Kılıçdaroğlu’ndan özür dilemişler. Ayrıca Oda TV’nin hiç bir zaman İklim Bayraktar’a git, bir siyasi liderle görüşme yap demediğini, kendisinin böyle bir görevi kimseye sormadan üstlendiğini ve uçtuğunu da ilave etmişler.

Şimdi lütfen, Allah aşkına aklı başında olan herkes şöyle bir arkasına yaslanıp, olan bitene etraflıca bir göz atsın. Oda TV; daha önce hiç ismi, cismi duyulmamış, kıymeti kendinden menkul bir kadını muhabir olarak işe alıyor. Bu muhabir, kendilerinin ifade ettiği biçimde, hiç bir Oda TV yöneticisinin talebi olmadığı halde ve yine hiç bir Oda TV yetkilisinin başaramadığı çoklukta, kendisine büyük gazeteci süsü vererek birkaç ayda, yukarıda adı geçen siyasi liderlerle görüşmeyi başarıyor!

Ben öncelikle şunu anlamadım. Oda TV yöneticileri hakikaten bu kadar aymaz olabilir mi? Bunu iki anlamda da soruyorum. Birincisi; ya İklim Bayraktar, başından beri, gizli bir tezgah neticesi Oda TV içine yerleştirilmiş birisiydi ve kendisine biçilen senaryayoyu son oyunu hariç başarıyla oynadı ve Oda TV bunun farkına son ana kadar hakikaten varamadı. Ya da ikincisi; Oda TV, kurum adına çalışan bir muhabirinin son birkaç ayda ne haltlar ettiğinden habersiz olabilecek kertede gözünün önünde yaşananlardan bi-haberdi. Böyle bir şey mümkün mü? Bir haber kuruluşu olacaksın ve senin bilgin dışında muhabirlerin birkaç aydır, hem de yöneticilerinden bile fazla sayıda önemli siyasi liderlerle görüşme yapacak ama haber merkezinden kimsenin ruhu duymayacak. Ne kadar ironik değil mi? Ergenekon örgütü gibi Türkiye’nin gündemine oturan sözde bir terör örgütü ile ilişkili olmaktan ciddi bir şekilde şüphe duyulan bir haber kurumu kendi muhabirinin kim olduğundan ve neler çevirdiğinden yani içinde olup bitenlerden dahi habersiz. İnsan, tum bu tuhaflıklar karşısında gülsün mü, ağlasın mı bilemiyor.

İleri demokrasi “İklim”i yaşadığımız şu günlerde bütün bunlara bakarak yapılabilecek tek bir yorumdan başka seçenek kalmıyor. İngilizce’de çok sevdiğim kısa ama özlü bir bir deyim vardır, birileri bir şeyi eline, yüzüne bulaştırdığında “they secrewed up” derler. Bizim dilimize tabiri caizse “içine ettiler” diye çevirmek de mümkün.

Related Images:

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın