Geçen kış canıma tak etti, bu duygu. Zeytinlik almayı beklemeye tahammülüm yok, balkonda da olsa zeytin ağacım olacak. dedim ve biraz büyükçe bir zeytin fidanı aldım. Büyükçe bir saksıya diktik ve ona yeni bir yuva yaptık. Zamanı gelince keçi gübreleriyle toprağını zenginleştirdik.
Peki, o ne yaptı? Bize muhteşem 12 zeytin armağan etti. Hasat zamanı geldi. Topladık. Öncesinde bu fotoğrafı çektim. 12 zeytinden oluşan ilk zeytin hasadım. O gün de çok mutluydum. Hatırladıkça hala mutlu oluyorum. Her gün sabah balkonumda gördüğüm, toprağı bol olmadığı için çok serpilemeyen ama güzelliğiyle beni büyüleyen zeytin ağacıma, gövdesine, yapraklarına, yeni filizlerine bakıp yine ve yine çok mutlu olmaya devam ediyorum.
![]() |
Çok iyi biliyorum bir gün gelecek zeytinliğimdeki haklı yerini alacak. Kökleri derinleri özümseyecek, gövdesi heykel misali estetik şeklini alacak, kıvrılacak, ben onu her gün izleyip yine çok ama çok mutlu olacağım.
Mitolojik zamanlara ait en sevdiğim hikâyeyi işte şimdi tam da bu sırada hatırlatmak istiyorum;
Tanrıların Kralı Zeus, tanrılar ve tanrıçalar arasında bir yarışma düzenler. İnsanlığa en güzel, en yararlı armağanı veren tanrı ya da tanrıçaya yeni kuracağı kenti armağan edeceğini söyler. Poseidon ile Athena, büyük bir hırsla yarışmaya hazırlanırlar. Deniz Tanrısı Poseidon, üç dişli mızrağını kayaya saplar ve insanları uzak diyarlara götürecek, savaş kazandıracak olan atı yaratır. Barış ve Bilgelik Tanrısı Athena ise mızrağını toprağa saplar ve Zeytin Ağacına dönüştürür. Zeus, Zeytin Ağacının büyük bir zenginlik olduğunu düşünür. Yarışmayı Athena kazanır. Biz de Zeytini, zeytinyağını ve zeytin yağı sabununu…
Bir cevap yazın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.