Ben kesinlikle okyanuslara açılırım. Sonra denizin dibine dalarım. Orada kim bilir ne kadar balık vardır? Türlerini saymaya kalkışsam yüz binlerce balık türü çıkardı. Batmış gemilerden kalma birçok eser görürdüm. O batmış gemilerin içinde dolaşmak kim bilir nasıl bir duygudur? Bir palyaço balığıyla elbette ki karşılaşırdım. Onunla konuşsam, onu ne kadar da çok överdim. Sen ne güzel bir balıksın, senin yerinde olmak isterdim
Bir yunusun arkasından tüm okyanusu gezmek kimin hayali değildir ki! Benim de hayalim bu. Hani turistleri gezdiren rehberler vardır ya, yunus da beni rehberim olsa… Tanıtsa bana okyanusu. Bana bir istiridye bulsa, içinden de bir inci çıksa… Ne kadar mutlu olurdum o sırada! Dünyalar benim olurdu Onu ömrümün sonuna dek saklardım.
Bir caretta caretta ile arkadaş olsam… Yarış yapsak birbirimizle ne kadar güzel olurdu. Bir ıstakoz beni kıskaçlarıyla beni dürtse ya da hafifçe dokunsa ne kadar çok gülerdim. Bir köpekbalığı görünce korkup kaçsam, o duyguyu yaşasam ne kadar heyecanlı olurdu.
Ama şimdi denizlerimiz kirleniyor, ölüm kalım savaşı veriyor. Siz kirli bir alanda yaşayabilir misiniz? Düşünsenize yerlerde çöpler, araba lastikleri, pet şişeler Palyaço balıkları, yunuslar, caretta carettalar, köpekbalıkları yavaş yavaş böyle bir yaşam alanında yaşamaya başlıyorlar. Denizleri korusak aslında ne güzel olurdu. Çevrenizi koruyunca zaten denizi de korumuş olursunuz. Türkçe öğretmenimin bize hep hatırlattığı bir söz var: Herkes kapısının önünü süpürse dünya tertemiz olur. Bu sözü çok seviyorum ve söze katılıyorum. Herkes kapısının önünü süpürünce kirlilik diye bir kelime kalır mı?
Sizler de bu hayalleri en azından birkaçını gerçekleştirmek istiyorsanız, lütfen çevreyi koruyun! Biraz diğer canlıları da düşünün!
Bir yanıt bırakın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.