Endişe ve korku içindeydim. Ama o kadar çabuk geçti ki… Şimdi gülerek biraz da utanarak anımsıyoruz annemizin babamızın paçasında ağladığımız günleri…
Ağlayarak girdiğimiz sınıfta, sevgili öğretmenimiz anne-babamızın yokluğunu hiçbir zaman hissettirmedi. Kısa sürede arkadaşlarımla kaynaştık. Bir yandan yepyeni bilgiler öğreniyor, teneffüslerde de eğlenceli dakikalar geçiriyorduk.
Beş yıl o kadar çabuk geçti ki!
Şimdi karşınızda altıncı sınıf öğrencisi olarak bulunuyorum. Beş yıl önce sınıfa girmeyeceğim diye ağlarken şimdi yaz tatilinin bitip okula döneceğimiz günü özlemle bekliyorum. Bugün yeni bir eğitim ve öğretim yılına daha başlamanın coşku ve heyecanı içindeyim.
Okulumuz; eğitim ve öğretim yuvası olarak, bizlere çeşitli bilgiler veriyor, beceriler kazandırıyor, yenilikleri, gideceğiniz yolu, Atatürkçülüğü en iyi biçimde kavratıyor. Ayrıca, toplu yaşamayı, birbirimizi sevmeyi, kurallara uymayı da öğretiyor.
Eğer biz de aklımızın zengin olmasını, uygar bir insan olarak yetişmek istiyorsak okulumuza dört elle sarılmalıyız. Okulun bütün olanaklarından yararlanmalıyız. Düzenli çalışmalıyız. Çünkü başarılı olmanın yolu, düzenli, programlı ve disiplinli çalışmaktan geçer.
Halk ozanımız Aşık Veysel bir şiirinde şöyle diyor:
Dünyanın en zengin aklını gördüm
Sermayesini sordum, dedi ki: okul.
Bizler de bu sermayeyi en iyi şekilde değerlendirip, daha aydınlık ve uygar bir ülke için çok çalışmalıyız.
Yeni bilgiler, yeni dostluklar, güzel günler ve aydınlık düşüncelere kavuşmamız dileğiyle İlköğretim Haftamız kutlu olsun…

Bir yanıt bırakın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.