Halkın üniversitesi, sağlığımıza ışık tutuyor

Gazetede okuduğum haberdeki veriler ve uyarılar, bu yıl sekizinci kez düzenlenen Halk Sağlığı Kongresi’nin ne kadar önemli olduğunu ya da önem verilmesi gerektiğini ortaya koyuyordu.

Haber, Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) bir uyarısını içeriyordu. DSÖ, obezitenin yaygınlaştığına dikkat çekiyor. Araştırmaya göre örgüte üye olan ülkelerde fazla kilosu bulunanların sayısı 1.6 milyarı, obez sayısı ise 400 milyonu geçerken dünya genelinde her yıl 2.6 milyon insan obeziteye bağlı sağlık sorunları nedeniyle yaşamını yitiriyor.

DSÖ, gerekli önlemlerin alınmaması durumunda üye ülkelerde 2015 yılında 15 yaş ve üzeri kilolu insan sayısının 2.3 milyara, obez sayısının da 700 milyona ulaşmasının beklendiğini açıklıyor. 21. yüzyılda en zorlu savaşın “çocuklarda şişmanlık” alanında verileceğini vurgulayan DSÖ, hükümetleri, yerel yöneticileri bireysel aktivitelerin daha da arttırılması konusunda önlemler alınması açısından uyarıyor.

“Halkın üniversitesi” de bizi uyarıyor

Bu önemli haber, ülkemizin sıcak gündeminde sıradanlaşsa da, Ege Üniversitesi “halkın üniversitesi” misyonuyla İzmirlileri uyarma ve bilgilendirme amacıyla konuyu gündemde tutmayı sürdürüyor.

Sekiz yıldan bu yana “istikrarlı bir şekilde” düzenlenen Halk Sağlığı Kongresi’nde hocalar İzmirliler’i diyabet, osteoporoz, tiroid, tansiyon, obezite konusunda aydınlatıyor, gelişmelerden haberdar ediyor. Hatta katılımcıların şekerlerini, tansiyonlarını ölçüp, beden kitle endeksini hesaplıyor, tarama yapıyor.

Bu yıl 25-26-27 Şubat tarihlerinde düzenlenen kongreye İzmirliler’in ilgisi her yıl olduğu gibi yüksek. Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Candeğer Yılmaz, hafta içi ve çalışma saatleri içinde düzenlen kongre ile ilgili şunları söylüyor:

“Öğrenciler okulda, erkekler işte ama yine de günde 300-350 katılımcı geliyor. Biz tabi ki her zaman daha fazlasını isteriz. Bu ilgi çok önemli. İzmir zaten diyabet konusunda bilinçli bir kent. Ama bilgili olmak yetmez. İzmir’in kültür ve bilimsel seviyesi yüksek olmalıdır. İzmir kentinde sağlık bilinci oluşturmak ve bu anlamda diğer kentlere örnek olmak zorundayız. Eski bilgilere yenilerini eklemeliyiz. Bilgiyi yenilemezseniz yok olursunuz.”

Kongrenin düzenlendiği salonun girişinde bir masada gelen konukların tansiyonlarını, beden kitle endeksini ölçen genç sağlık görevlileri İzmir Atatürk Sağlık Yüksek Okulu’nun Ebelik Bölümü öğrencileri.

Okulun üçüncü sınıfında okuyan Çiğdem Demirler, Suna Demir, Nazan Sermet, Sultan Demircioğlu, İlkay Ünal böyle bir kongrede halkla iç içe oldukları için mutlu olduklarını dile getiriyorlar. Hepsinin ortak görüşü, “İzmirliler sağlıkları konusunda son derece bilinçli ve duyarlı”…

Kongrede sunumları olan hocalar diyabetin göz, kalp, böbrek sistemi, sinir sistemi üzerindeki zararlarını anlatıyor.

Doç. Dr. Filiz Afrashi, “Diyabetik retinopati ilerlerse göz tansiyonu yükselebilir. Erken teşhis ve tedavi çok önemlidir. Görmede bir tehdit varsa lazer tedavisini öneriyoruz. Diyabetik retinopatiyi engellemek için kan şekeri ve kolesterolün kontrol altında olması gerekir. Ayrıca sigara kesinlikle kullanılmamalı ve spor yapılmalı” diyor.

Prof. Dr. Sermet Sağol, diyabetin gebelikteki etkilerini, şekerin normale indiği zaman sorunların ortadan kalkacağını, erken tanının anne ve bebek açısından ölüm riskini azaltacağını vurguluyor.

Prof. Dr. Mehdi Zoghi ise “Kalbinize dikket edin” diyor şeker hastalarına ve adaylarına. Diyabetin, kalbin yanı sıra damarları da etkilediğine dikkat çekiyor. Gereğinden fazla alınan şekerin vücutta yağa döndüğünü, sigara, tansiyon, yüksek kolesterol ve şişmanlığın kalp ve damar hastalıkları riskini katlayarak arttırdığını söylüyor.

Yrd. Doç. Dr. Şevki Çetinalp, diyabetin ayaklara yaptığı tahribatı anlatıyor. Her yüz şeker hastasının 7 ile 10’unda ayak sorunu ortaya çıktığını, sinir tahribatının ciddi komplikasyonlara yol açacağını anlatıyor. Kan şekeri yüksek kişilerde ısı ve ağrı hissinin azaldığını ve mutlaka gün aşırı yürüyüş yapmaları gerektiğinin altını çiziyor.

İyotlu tuz tüketmek tiroidi azaltacak

Halk Sağlığı Kongresi’nde osteoporoz ve tiroid konusundaki panellerde verilen bilgiler, istatistikler etkileyici. Tiroid konusunu anlatan Prof. Dr. Taylan Kabalak, ülkemizde her yüz kişiden 25’inin tiroid problemi yaşadığını, iyotlu tuz kullanımının bu hastalığı seyrekleştireceğini söylüyor. Tiroid rahatsızlığında nodül konusunu ise Uzman Dr. Pelin Tütüncüoğlu açıklıyor. “Her tiroid rahatsızlığında nodül gelişmesi görülmeyebilir” diyen Dr. Tütüncüoğlu, 18 yaş altı ve 60 yaş üstü kişilerde bulunan tiroid rahatsızlıklarının diğerlerine oranla daha yüksek derecede kanser olma riski taşıdığını belirtiyor.

Osteoporoz konusunu anlatan Prof. Dr. Füsun Saygılı’ının altını çizdiği konu ise, mutlaka egsersiz yapılması, kalsiyum ve D vitamini açıdan zengin besinlerin alınması.

Kongre Ege Obez Hasta Derneği, Ege Osteoporozlu Hasta Derneği, Ege Diyabetle Yaşamı Kolaylaştırma Derneği ve Ege Üniversitesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bilim Dalı eşgüdümüyle gerçekleştiriliyor.

Kongrede gerçekleştirilen panellerde, toplantılarda tüm hocaların altını çizerek vurguladığı ortak noktalar ise aslında hep “bildiğimiz” ama “görmezden geldiğimiz” konular:

“Sigara içmeyin, üç beyazdan uzak durun, mutlaka düzenli egzersiz ya da yürüyüş yapın.”

Ben katılabildiğim sunumlarda dersimi aldım. Ama Candeğer Hoca’nın sözleri kulaklarımda:

“Bilmek yetmez, önemli olan bilgiyi yaşama geçirmek ve sürdürmek…”

Related Images:


Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir cevap yazın