Türkmenoğlu: Sektörel stratejiler uzun vadeli olmalı

Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Türkmenoğlu ile söyleştik. Türmenoğlu, alınan önlemlerin büyüklüğü kadar zamanlaması da aynı ölçüde önemli olduğunu vurguladı ve “Sektörel stratejiler uzun vadeli olmalı” dedi. – Sizce Türkiye 2009 yılında ekonomik kriz sürecini yönetebildi mi? – Bilindiği üzere 2001 yılında Türkiye’de yaşanan kriz sonrasında özellikle finansal piyasalarda yapılan düzenlemeler sayesinde, 2009 krizinde finans sektörümüz dünyanın diğer ülkelerine kıyasla krizi daha az hissetti diyebiliriz. Ancak, küresel talepte oluşan daralma ve sonrasında krizin reel sektöre olan yansıması ülkemiz üzerindeki etkisini içinde bulunduğumuz dönemde etkili bir şekilde göstermektedir. Son yıllarda uygulanan faiz-kur politikaları nedeniyle ülkemiz sanayisinin rekabetçi gücünde oluşan zayıflama, ekonomimizin ihracat ayağının güç yitirmesi, firmalarımızın sadece mevcut pazarlarını koruyabilmek için kardan fedakârlık ederek faaliyetlerini sürdürmeleri küresel krizin asıl etkisini ülkemiz açısından reel sektörde, üretim ve istihdamda göstermesine neden olmaktadır. Alınan önlemlerde zamanlama açısından geç kalındığı yönünde yapılan değerlendirmelerde haklılık payı bulunmaktadır. Ekonomide alınan önlemlerin büyüklüğü kadar zamanlaması da aynı ölçüde önemli. Bu gerçekten hareketle, kriz tam anlamıyla kendini göstermeden önce birtakım önlemler etkin bir şekilde alınabilseydi, istihdam ve üretimde oluşan kayıpların daha sınırlı olabileceğini söyleyebiliriz. Ekonomiye ihracat perspektifinden bakıldığında ise, kurların ülkemiz sanayisinin rekabet gücünü olumlu olarak etkileyebilecek bir düzeyde oluşabilmesi açısından bazı önlemlerin acil olarak alınması gerektiği içinde bulunduğumuz dönem itibariyle genel kabul gören bir gerçektir. Faizlerde görülen düşüş, reel sektöre sağlanan kredilere yansıtılabildiği ölçüde bir katkı olacaktır. Halen kredi maliyetleri oldukça yüksek bir durumdadır ve bu firmaları finansman bakımından oldukça zorlamaktadır. – Sektörünüzün kriz dönemindeki kaybını değerlendirir misiniz? Kriz sonrasında sektörün aldığı tedbirler neler? – Yaş meyve sebze ürünlerinde ana alıcı ülkeler, Rusya, Ukrayna, Balkan ülkeleri, Almanya, Avusturya ve diğer AB ülkeleridir. Bu ülkelerin ve bölgelerin küresel ekonomik krizi ne denli güçlü olarak hissettikleri göz önüne alındığında, Türk yaş meyve sebze ihracatçılarının da geçtiğimiz yıla göre daha iyi olmayan bir ihracat değerine ulaşmaları anlaşılabilirdir. Bu ülkelerdeki düşen talep ve satın alma gücü, artan girdi maliyetleri, aşırı değerli yerel para birimi gibi unsurlar, ihracatçılarımızı dış pazarlarda sert bir rekabete zorlamıştır. Kriz öncesi döneminde izlenen makro ekonomik politikalar firmalarımızın, ekonomik kriz karşısında daha hassas olmasına neden olduğu görülmektedir. Yaş meyve sebze ihracatımıza ait veriler beş yıllık bir dönem itibariyle düşünüldüğünde, yukarı yönlü ve sürekli bir trend görmekteyiz. Sanayi ürünleri ile karşılaştırıldığında tarım ürünlerinin daha az etkilendiği bilinmekle birlikte, tüm sektörlerde olduğu gibi yaş meyve sebze sektörü de küresel ekonomik krizin etkileri hissedilmiştir. Daha önceki ekonomik krizlerin yerel veya coğrafi olarak sınırlı olmasına rağmen küresel nitelik taşıması nedeniyle bu krizden etkilenmemiş bir pazar bulunması imkânsızdır. 2009 yılının ilk altı ayında Birliğimiz üye firmaları tarafından yapılan ihracat miktar bazında yüzde 35 artarken değer bazında yüzde 6 düşmüştür. Bu temel istatistikî veri bize, firmalarımızın rakiplerine karşı pazarlarını koruyabilmek için ürünlerini daha düşük fiyatlarla sattıkları sonucunu vermektedir. Örneğin, sürekli ve hızlı yükselen ihracat trendiyle en önemli yaş meyve ihraç ürünü olan kirazın 2009 yılının ilk altı ayı itibariyle ihracatına bakıldığında geçtiğimiz yıla göre ihracat miktar bazında yüzde 30 artarken, değer bazında yüzde 10 düşmüştür. Bu farkın bir nedeni artan üretim olmakla birlikte, bir bölümü de yukarıda da dile getirilen nedenden kaynaklanmıştır. Kriz karşısında tabii ki tüm firmalar ekonominin genel bir gereği olarak bir takım önlemler alıyorlar. Maliyetlerini kontrol altına alma, ürün ve pazar çeşitlendirmesine çalışma gibi birtakım uygulamalar firmalar tarafından yapılmaktadır. Ancak, küresel boyutta bir etken karşısında bireysel bazda alınan önlemler sadece sınırlı bir koruma ve yarar sağlayabilecektir. Genel anlamda ve makro çerçevede alınan önlemler ve politikalar krizden çıkışta temel belirleyen olacaktır. – Sektörde krizden ne gibi dersler çıkardı? – Yaşanan tüm ekonomik krizlerden de çıkarılabilecek ortak bir sonuç olarak firmaların iç bünyelerini güçlü kılacak politikalar izlemeleri, finansman yapılarını olabildiğince sağlıklı bir yapıda oluşturmaya çalışmaları, ürün ve pazar bazında çeşitlendirme sağlamaları, maliyet ve karlılık noktalarına dikkat vermeleri gibi birtakım unsurlar sayılabilir. – Sektörün 2010 yılına yönelik hedefleri neler? Özellikle ihracat ayağında yapılacak çalışmalar hakkında bilgi verir misiniz? – Biz Ege İhracatçı Birlikleri olarak, ana sektörel stratejilerin uzun vadeli olması gerektiğine inanmaktayız. Eğer mevcut ve hedef pazarlarımızda tanıtım ve pazarlama çalışmaları etkin bir şekilde uygulanabilirse, ekonomik koşulların düzelmesiyle birlikte sektör olarak hedeflerimize daha başarı ile ulaşabileceğimizi düşünüyorum. Örneğin, geçtiğimiz aylarda Narenciye Tanıtım Grubu olarak Rusya’da düzenlenen World Food Moscow Fuarı’na katıldık. Önümüzdeki şubat ayında da Berlin’de düzenlenecek Fruit Logistica Fuarı’na katılacağız. İhracat pazarlarımızda yapılan bu tarz çalışmalara büyük önem veriyoruz ve İhracatçı Birlikleri olarak ülkemiz ürünlerinin tanınırlığının artırılması için bu etkinliklere katılmayı sürdüreceğiz. Tanıtım çalışmalarının yanı sıra, güvenli üretim ve izlenebilirliğin sağlanmasına yönelik olarak diğer sivil toplum ve kamu kuruluşları işbirliği içerisinde projeler yürütüyor, aynı zamanda Tarım Bakanlığı’nın bu yöndeki çalışmalarına destek oluyoruz. İnanıyorum ki, Türk yaş meyve sebze sektörü, krizin etkilerini diğer sektörlere göre daha kısa sürede atlatacak ve önümüzdeki dönemde Ege Bölgesi ihracatçıları ihracat pazarlarından daha fazla pay alacaktır. – Sektörün 2010 yılı yatırım programı hakkında bilgi verir misiniz? – Sektörün 2010 yılında, diğer tüm sektörlerde olduğu gibi büyük ve yoğun yatırımlar yapacağını düşünmüyorum. Asıl amaç, mevcut kapasitelerin daha yüksek oranda kullanılması olacaktır. Halen talepteki düşüklük, yüksek finansman maliyetleri gibi nedenler yeni yatırımların önündeki önemli engeldir. ANA ÜRÜN GRUPLARI – Yaş Meyve ve Sebzeler, – Narenciye, – Dondurulmuş Meyve Sebzeler, – Turşular, – Konserveler, – Domates Salçası, Ketçap, – Reçeller, Kompostolar, Meyve Suları, Tabii ve Mineral Sular, Gazozlar, Biralar, Şaraplar. BİRLİK İHRACAT DEĞERLERİ 2005 415.055.395 2006 434.931.333 2007 588.408.374 2008 606.518.476 2009 (1 Ocak – 31 Temmuz) 290.269.171 Ege Bölgesi İhracatındaki Payı : % 8 Türkiye’nin Sektörel İhracatındaki Payı : % 21 Türkiye’nin Toplam İhracatındaki Payı : % 0.48 (2008 yılı esas alınmıştır) HEDEF: 2010 yılında 750 milyon dolar ihracat GENEL DURUM: Yaş meyve ve sebze sektörü, üretim ve ihracatının yanı sıra yarattığı istihdam ve yarattığı katma değer ile ekonomimizin itici güçlerinden birisidir.

Related Images:


Yayımlandı

kategorisi

,

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir cevap yazın