Yine al bayrağa sarılmış oğullarımız, yedişer yedişer geçiyor
Başbakan ise Obama ile pazarlık gezisinde, Türk askerini Asya pazarına celep gibi sürmek isteyen Obama ile konuşuyor
Amerikalı gazeteci Obamaya Türk askerine ne fiyat biçtiğini sormuyor, işsizliği, mali krizi nasıl çözeceğini soruyor. Bilmiyor ki kriz ile savaş bir madalyonun iki yüzüdür. Zaten bunu bilen gazeteciyi sokmazlar o odaya.
Onlar iyi bilirler ki, kendi işsizliğini, yani Amerikan ekonomisini kurtarmak için Türk askerinin Afganistana gitmesi, petrol ve silah ipekyolu vadilerinin eşkiyadan(!) temizlenmesi gerekir! Onun için savaşa karşı soru soramazlar. Onlar, Asya zenginliklerinin yağmalanmasından kendilerine düşecek payı bekler, piyasa canlansın diye savaş çığırtkanlığı yapar.
ABD’de 3 milyon iş yeri kapanmış, bunu öğrendik Obamadan. 1929 krizinden de savaşla çıkmışlardı, sonunda İsrail devleti kurulmuştu, şimdi de Doğu Anadoluyu içine alan büyük İsrail kurulacak, kriz bir süre ertelenmiş olacak. Bu vahşi kapitalizm, sömürgeci sistem, devam ettikçe krizler ve savaşlar bitmez.
Yani Amerikan mali krizi, Oğuzata diyarımız Afganistan’da Türk askerinin kanıyla bir süreliğine çözülecek? O nedenle Tokatta toprağa düştü oğullarımız.
1952de, asker başına 23 sent, Koreye, Asyanın en uzak noktasına gönderildiğimiz zaman askerimiz daha gemiden iner inmez cepheye sürülmüştü, ilk günden toprağa düştük. Eğer Türk askeri Kore halkıyla bir biçimde konuşmaya başlasaydı asla eline silahı almazdı. Tuzaktır, ilk günden askerimizi ölümle tanıştırarak ölmemek için öldürmek zorunda bırakıldık.
Neden Kore halkını tanısaydı asla silah sıkmaz geri dönerdik diyorum. Çünkü, Kore halkı yarı yarıya Türkçe konuşur, yüzde elliden daha fazla Türktür. Atadan akraba olduğunu anladığında asla onlara silah sıkmazdı.
Şimdi, Afganistanda görev yapan askerler, Oğuz Ata (Farsça Oğuzana/Ogsiana) diyarımızda nasıl seviliyoruz, biliyor. Türk askeri orada asla silah kullanamaz, Amerika bunu biliyor, onun için bize türlü numara çekiyor. Yok efendim sadece barikat oluştursun, muş! Nereye? Pakistan sınırına. Yani, en kritik vadilere.
Afganistandan Pakistana inen bu vadilerin adı KAÇKARdır, bilir misiniz? Yani Kaşgari Oğuzların, yani bizim, ata yurdumuzdur buralar.
Buralara giden oralı olur, bilir misiniz? Kendisiyle aynı dili konuşan akrabalarıyla buluşur, evlenir kalır orada, neden söylüyorum bilir misiniz?
Venedik tacirlerinin büyük sıfatı koyduğu İskender, ki o en büyük yağmacı orduyla MÖ.334de 24 yaşında gitti oralara, OGZİANAda, Oğuzlu bir prensesle evlendi, artık Oğuzlu gibi giyiniyor öyle davranıyordu. Bir de uşağı/oğlu oldu. Onu oralara gönderen Venedikli Yahudi tefeci bankerler affetmedi onu, zehirleyerek öldürdüler. Karısı savaşçı Arioguzana, (Roksana/Rahşan) ise arkasından, töremize uyarak, kendini öldürmüş ve cesedi yakılmış olmalıdır.
4.Haçlı seferinde, Malazgirte giden yağmacı Doğu Roma askerleri, Türkçe konuştuklarını görünce, Alp Arslanın askerleriyle ve halkla savaşmadı, orada kalıp halka karıştılar.
Tersi de oldu; Cengiz Hanın İpekyolu bekçiliği sevdası (yaptığı bence işbirlikçilikti) uğruna Anadolu illerini yakmaya Türkmenistandan topladığı askerler, buraya gelince kendisiyle aynı dili konuşan halkın yanına geçti, evlenip burada kaldılar.
Şimdi biraz geniş bakalım:
İskender, safını değiştirip yerli halka karışınca öldürüldü.
Koreye asker gönderen Menderes (derler ki ABDden uzaklaşmaya başladığı için) idam oldu.
ABDye rağmen Kıbrısa asker çıkartan Ecevite siyasi ambargo geldi.
ABDnin İran ve Azerbaycan planlarına evet demediği için Demirele siyasi ambargo geldi.
Neden başbakan Erdoğan büyük oynuyor, sonuna kadar diye bir laf ediyor, hiç mi tarih okumuyor, merak ediyorum.
Başbakan Erdoğan da bilsin, Türk askeri Hıristiyan-Yahudi tayfasının yağma ordusu olmaz, geçmiş deneyimleriyle, olmaz! Olmamak için direnirken şehit verir, gene olmaz!
Anımsatayım; terörü Karadeniz sahillerine daha önce de taşımak istemişlerdi. Bunu önlemekte en kararlı görev yapan komutanlarımızdan Veli Küçük Paşa, şu anda Silivride tutukludur. Tokatta yaşanan acıyı en derinden duyan eminim ki kendisi olmuştur. Çünkü, yeni öğrendim ki, 5 yaşındaki oğlunu şehit vermiştir. O, her toprağa düşen şehitle birlikte yarası yeniden kanayan bir babadır, onun için Karadenizi teröre teslim etmedi.
Ulusumuzun ve şehitlerimizin ailelerinin başı sağ olsun.
Bir yanıt bırakın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.