Sayın Ercüment Yılmaz İzmirliler unutmaz

Dünyadaki bütün büyük metropollerde, güvenlik en önemli sıkıntıların başındadır. New York, Tokyo, Moskova, Londra, Roma, Paris, Kahire, İstanbul, Ankara ya da İzmir fark etmez…
Ama bizim asıl meselemiz İzmir… Önce fotoğrafı doğru çekelim. iyi inceleyelim.
Bu şehirde göçün getirdiği farklı toplumsal değer yargıları vardır. Türkiye?nin her köşesinde olduğu gibi, gelir dağılımı adaletsizdir.
Fırsat eşitliği yoktur. Yasalar esnektir, boşluklar yetersizliklerle doludur. Bütün bunlar bir potada toplanmıştır.
Yani suç için de suçlu için de zemin uygundur.

Çok fazla değil, şöyle üç yıl öncesine bakıyorum. Ki o günler hala bütün İzmirlilerin aklındadır.
Hırsızlık ve gasp vatandaşı ürkütüyordu. Hele kapkaç… Aman Allah, terörden farksızdı…
Yaşlılar, kadınlar güpegündüz bu şehrin orta yerinde, çarşısında, pazarında gezemiyordu. Gece sokakta dolaşmak cesaret işiydi.
Herkesin yüreği ağzındaydı. Gözler etrafa kuşkuyla bakıyordu. Arkadan gelen bir gölgeyle adımlar hızlanıyordu. Eller çantalara sıkı sıkıya sarılıyordu. Çoğu İzmirli zorunlu kalmadıkça tehna köşelerden geçmiyordu. Kanunsuzlar rahat bırakmıyordu.
Ortalık yangın yeriydi.

Sayın Ercüment Yılmaz…
Siz de İzmirlisiniz.. Aileniz, akrabalarınız, dostlarınız, yakınlarınız da İzmirli…
Sorun lütfen…
Az önce yaptığım tespitlere katılmayan var mı?
Sanmıyorum…
Peki, polis olup biteni oturup seyrediyor muydu?
Bunu söylemek mümkün değil.
Öyleyse neden baş edilemiyordu?
Bir yerlerde, bir şeyler eksikti… O ayrı bir tartışma konusudur.
Ya şimdi?
Asayiş berkemal…
Koltuğunuza oturduğunuz gün, muhtemelen masanızda duran vukuat cetveline göz atmışsınızdır. Ne yazıyordu?
Kapkaç: Yok… Cinayet: Yok…

Doğrudur, bu şehir huzurludur

Bu başarının nasıl sağlandığını biz İzmirliler artık ezbere biliyoruz.
En basit anlatımıyla polis artık sokağın hakimidir.
Biraz daha açarsak…
Bu işin fikir babası ?Hüseyin Çapkın?dır, bu nedenle adı neredeyse efsaneye çıkmıştır.
Şimdi, huzur timleri kılıktan kılığa her yerdedir. Kimse onları, görmez, fark etmez. Ama onlar suça yeltenenin ensesindedir.
Ekip otoları karış karış caddeleri, bulvarları, riskli bölgeleri, sokakları vızır vızır geziyordur. Hangi polisin nerede, ne yaptığı uydudan izleniyordur.
Mesleğini sevenle sevmeyen, başarılıyla başarısız aynı kefede değildir. Suyu getiren fiyakalı işlerde, testiyi kıran kapı önü nöbetindedir.
Her şeyden önemlisi hepsi yüreklidir. Çünkü arkalarında duran, kendilerine sahip çıkan, hallerini hatırlarını soran, zor günlerinde yalnız bırakmayan müdürleri, amirleri vardır.
Biz İzmirliler bunun adını, ?Hüseyin Çapkın Sistemi? koyduk.
Ahde vefa gösterdik.


Sayın Ercüment Yılmaz…
Meslektaşlarımız, ayağınızın tozuyla size sormuşlar, “Hüseyin Çapkın’ın kurduğu sistem devam edecek mi?” diye..
“Benim bir sistemim yok. Konuşursam Türk polisinin sistemiyle konuşurum? sözleriyle karşılık vermişsiniz.
Hemen ardından gelen cümleniz de ise meslek büyüğünüz, ağabeyiniz Hüseyin Çapkın’ın hakkını teslim etmişsiniz.
?Zaten güvenli bir kent olan İzmir’de, varolan şeyler üzerine yenilerini katmaya çalışacağız” demişsiniz.
Bence, durumunuz Fatih Terim’den Avrupa Şampiyonu Galatasaray’ı teslim alan teknik direktör gibidir. Bu benzetmemle neyi kastetiğimi en iyi siz anlarsınız. Hem Galatasaraylısınız, hem de A lisanslı futbol antrenörlük belgesine sahipsiniz…
Demem o ki, çıta yüksek..
İzmir Emniyet Müdürlüğü’ne hoş geldiniz. Allah yardımcınız, yolununuz açık olsun. Başarılar dilerim. (HT)

Related Images:

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın