Görmezden geldiklerinizin çetelesini tutmak neredeyse olanaksız hale geldi. “Mıç mıç” ilişkileriniz, “boşa atışlarınız”, “linç ayinleriniz”, mide bulandırıyor. Şu kısacık ömür, onca utanmazlığa, sıkılmazlığa değer mi?
Utanın be…
Bir medya patronunun ortalığa kötü kokular salan ilişkileri sizi hiç ilgilendirmiyor.
Toprağın altından kurşunlanmış kafatasları, silah depoları fışkırıyor, siz savcılarla, hakimlerle uğraşıyorsunuz.
Patronunu savunmak için harikalar yaratan “cengaverler”, arkadaşlarının sendikal örgütlenmesi karşısında süt dökmüş kedi oluyor.
Bu halinizle mi “haberciliği” sürdüreceksiniz?
Bu örgütsüz, perişan halinizle mi demokrasi, insan hakları ahkamı keseceksiniz?
Bu halinizle mi hala gazeteci kimliğinizle ortalıkta dolaşacaksınız?
Arkadaşlarınız grev gömleklerini giymiş kapıda bekleşiyor.
İşyerlerinde bir ilki yaşama geçiriyorlar.
Siz de tüm zavallılığınızla gözlerinizi kapatıp başka tellerden çalın.
Verilenle yetinin, atılma korkusunun girdabında soluksuz kalın.
İnternet, yazılı basını etkiler miymiş?
İnternet olmasaydı Sabah grevini gazetelerinizden öğrenemeyecektim.
Bu utanç size yeter mi?
Bir cevap yazın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.