18 +

İsimleri açıklanan AK Parti adayları seçim stardı vermeye başladı. Birkaç güne kadar CHP’nin adayları da açıklanır, onlar da başlar çalışmalarına…
Görünen o ki adaylar bu iki aylık süre içinde ev, kahve toplantılarında proje açıklamaktan, senin sokak benim, benim mahalle senin oradan oraya koşuşturmaktan yemek yemeye bile fırsat bulamayacaklar. Onlar yemek yemeğe fırsat bulamayacak ama izlediğim kadarıyla çevresindeki “Eş dost, sen, ben, bizim oğlan” modunda gezinenler epey kilo alacaklar. Gördüğüm şu çünkü; nerede bir aday var, orada bir kalabalık mevcut. Herkes “yağ satarım bal satarım” misali o adayın çevresinde dönüp duruyor. “Başkanım bence… Başkanım bana göre… Başkanım ben diyorum ki…” gibi cümlelerle göze girme çalışmalarını itinayla sürdürüyorlar. “Aday”ın yüzüne bakıyorsun, bir ona, bir diğerine bakınmaktan, ona yemek, buna çay söylemekten daha şimdiden telef olmuş durumda.

***

Tüm vatandaşların ortak sloganıdır, “En büyük başkan bizim başkan.” Anonimdir yani. Bir de şu vardır hatırladığım; “Yürü be başkanım, kim tutar seni…”
Tanıdık geldi mi? Gelmediyse de yakında duyarsınız nasılsa meydanlarda; seçim otobüslerinin hoparlörlerinden kulağınıza çalınır bol bol…
Bir de seçimlerimizin olmazsa olmazı şarkılarımız var tabii. Bir tarafta “sen yanmazsan ben yanmazsam nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa” tarzı türküler, diğer tarafta iki ileri bir geri mehter, ötede marşlar, beride dillere pelesenk olan pop müziğin unutulmazlarından ortaya bir karışık. Şimdi telef olma sırası vatandaşta artık…

***

Her şey değişti.
İnsanların sıkı sıkı tutundukları, uğruna meydanlara çıkıp ellerde pankart bağırdıkları, başları dimdik idam sehpalarına yürüyebilecek kadar inandıkları “doğru”ları da değişti tabii. Doğruların, inançların, ideolojilerin, sloganların içleri boşaltılarak, çıkınların içine “çıkar’lar tıkıştırıldı. Herkes o “yağ satarım bal satarım” oyunundaki çembere el verir, çemberi genişletir oldu.
Garip bi’şey şu politika dedikleri…
Oynak, kaygan, dalgalı bir zemin.
O kadar kaygan ki, “sol”dan “sağ”a, o partiden bu partiye bir adımda geçiveriyor insanlar. Soruyorsun, “İnancım kalmadı” diyor. “Ee iyi de yıllarını verdin sen bu inanca… Boşa mıymış o inanç uğruna sabahlara kadar yumruğunu sıkıp masalara vurarak ateşli savunmaların? Boşa mıymış o kadar slogan, kürsüde edilen yeminler, verilen sözler, vaatler?”
Boşaymış demek ki… Eee, o zaman şimdi niye inansın sana vatandaş?

***

Godot’u bekler gibi Baykal’ın ağzından çıkacak isimleri bekliyor herkes. İzmirlinin kafası karıştı. İlçe belediyelerimiz artık kendi isimleriyle değil, başlatılan operasyon isimleriyle anılmaya başladı. “Zenginin parası züğürdün çenesini yorar” misali vatandaşa da koltuk sahiplerinin mal varlığıyla, yediklerini düşündükleri rüşvet iddialarıyla, “şimdi sıra kimde?’sorularıyla iyice bulandırıldı. Aldığım duyumlar doğruysa eğer, Sayın Baykal adaylarını açıkladıktan sonra daha da karışacak, birçok insanın canı sıkılacak. Benim şimdiden çok fena sıkıldı.

***

Açıklanan adaylar,
Açıklanmayan adaylar,
Çemberin içindekiler,
Çemberin dışındakiler,
Kaygan zeminde dengede durmaya çalışanlar
Dengesi bozulanlar,
İki ay kadar meydanlar sizin…

Bu arada seçmen ne mi yapacak?
18 +
“Ailecek izliyoruz sizi”…

Related Images:

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın