Marka şehir mi kaka şehir mi?

Bunlar böyledir!
Hem kendisini “Türkiye’nin aydınlık geleceğinin garantisi gören parti”nin ismi en çok telaffuz edilen adayının arkasında dururlar.
Yerel seçimler öncesinde kendi damak tatlarına uygun en leziz “Susam”dan “tahin-pekmez”i hazırlayıp İzmirlilere “yutturmanın” derdine düşerler
Hem de “karanlık” diye tu kaka ettikleri iktidar partisinin “yerel seçim satrancı”nda Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı için adı geçen en önemli isminin “PR”ını da yapmaya soyunurlar.
İktidar partisinin il başkanıyla yaşadığı sorunlar ortada da olsa; bu gibilerinin İzmir’deki güç yarışında “her şaha vezir olma” gayretleri hiç kimsecikleri rahatsız etmez.
Ya “Ne olur ne olmaz, İzmir (AK İzmir) olabilir” diyerek yapabilirler bunu ya da “otorite görünmek” için de…
Üstelik İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin “katkılarıyla” yaparlar!
Yapabilme yetenekleri eskiye, her rolün “dublörü” olabilme becerilerine dayanır.
Alaçatı’da, Çeşme’de “balık tutar” gibi rahatça yaparlar rollerini bir de….

***

Yer; sadece seçkinlerin girebildiği, artık yabancılara teslim olmuş otel salonudur.
Konuk; astronomik maaşıyla Türkiye’nin gündemine oturan; başarısızlıklarını bile “artistik” duruşuyla rahatça aşan spor adamı.
Diğeri; tütün tüccarı, yumuşak yüzlü, Türk futboluna yön veren isim.
Konuşulanlar bellidir:
İzmir’de değişen bir şeyin olmadığı…
Bu kentin her zaman gözdeleri olduğu…
İzmirlilerin çok büyük bir zaman dilimini boşa harcadığı…
İzmir’in Süper Lig’e bir takım çıkarması gerektiği…
O ekibin orada kalıcı olması gerektiği…

***

Ve tabii nazar boncukları dağıtılır.
İspanya ile Mart’ta oynanacak 2010 Dünya Kupası eleme maçının İzmir’e verilmesi konusunun alternatifler arasında olduğu söylenir.
İzmirlinin ağzına bir parmak bal da çalındıktan sonra; sıra plaketleri almaya gelir.
Karede, spor kulübüne desteği Bostanlı Pazarı’nın pazarcılarında arayan; Süper Lig’in kenti İzmir’e yakışan; “çağdaş ilçemizin” Belediye Başkanı da vardır.
Plaket çevresine dizilmiş dört ayrı insandan biri olmak için sınır tanımaz.
Gülümsemekte dur “durak” bilmez…
İşte bu İzmir’e yakışan bir karedir.
Panelin adı “marka şehir İzmir”dir…
Ama…
Ortaya çıkan sonuç; İzmir’in “kaka şehir” olduğu gerçeğinden başka bir şey değildir.
İzmir’in “dublör”leri; siyasetin her iki cephesinde de güç oyununu sürdürürken…
“İzmir Markası”nı değil de kendi isimlerini parlatıp; otorite kesilirken…
Bu İzmir’in layık olacağı tek sıfat olabilir:
“Kaka İzmir”…

Related Images:


Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir cevap yazın