Sonunda onu terk ettim…

Onunla 1977 yılının sonlarında tanıştım. Çok iyi anımsıyorum, serin ve yağışlı bir sonbahar günüydü… Henüz 14 yaşında, lise ikinci sınıf öğrencisiydim.

Kimin tanıştırdığını şimdi anımsamıyorum. Ama, sevmiştim onu. Hem de büyük bir tutkuyla…

Hayatıma girdiği günden sonra, onsuz yapamazdım artık. Onunla güçlenmiş, yetişkin bir insan olma yolunda adım atmıştım sanki…

Benim için vazgeçilmezdi. Onunla soluk alıp veriyordum neredeyse… Günün her saati, her fırsatta birlikte oluyorduk.

Okulda ders aralarını iple çeker olmuştum… Teneffüs demek, onunla buluşmak, kısa süreli de olsa, özlem gidermek demekti.

Ona ilgim, tutkum günden güne artıyordu. Benim için vazgeçilmezdi artık… Bağımlısı olmuştum kelimenin tam anlamıyla…

Onun için, onunla olmak uğruna neleri göze almıştım… Ailem hep karşı çıkmıştı; annem ve babam hiç istememişti… Sonra sevgili öğretmenlerim… Onlar da…

Öğretmenlerim de karşıydı onunla olmama… Kim bilir kaç kez uyarmış, kaç kez öğüt vermişlerdi. Vaz geçmemi istiyorlardı ondan, ama ben kararlıydım, asla olamazdı istedikleri…

Bir kaçı dışında arkadaşlarım da benim yanımdaydı. Hiç ses çıkarmazlardı… Hatta, ailem ve öğretmenlerimin tersine, beni yüreklendirir, desteklerlerdi…

Yaşamımın bir parçası olmuştu. Kokusu çıkmamacasına üzerime sinmişti. Soluğumda bile onun kokusu vardı…

Onu çok seviyordum. Ona büyük ve sorgulanmaz bir sadakatle bağlıydım. Ondan ayrılabileceğim aklıma gelmezdi.

Onunla ilişkimiz tamı tamına oniki yıl sürdü… Oniki yılın sonunda, bir daha hiç bir biçimde karşılaşmamak üzere yollarımızı ayırdık…

Onsuz yapamam, mutsuz olurum sanıyordum… Öyle olmadı işte… Ayrıldık… Şimdi onsuz, daha sağlıklı, huzurlu ve daha mutluyum…

Onunla yaşadıklarım geçiyor gözümün önünden… Kimi üzüntü verici, kimi gülünç… Anımsadıkça üzülüyorum, gözlerim doluyor kimi zaman…

Yokluk günlerinde tanzim satışların önünde saatlerce onu beklemek… Saçma sapan gururla tüketirken yokluğunda utana sıkıla ikram edilmesini ümit etmek…

Final sınavlarına hazırlanırken, gece yarısı davulcudan, sıkıyönetim devriyesinden, gece bekçisinden, evin önünden koşarak uzaklaşan, sonradan “hırsız” diye yakalandığını öğrendiğimiz adamdan onu istemek…

Öğrenci yoksulluğunda yeterli ve sağlıklı beslenemezken dudağından, elinden onu düşürmemek…

Çok mu zordu? Zordu… Hiç kolay değildi…

Ama hepsi geride kaldı. Zor oldu, kendimle ve artık ondan vazgeçemeyeceğime inananlarla çok mücadele ettim… Onu terk ettim…

Bana sağlık, huzur ve mutluluk vaat etmiyordu. Sonunda ondan kurtuldum… Tam ondokuz yıl önce; 14 Aralık 1989 günü, sonsuza dek terk ettim…

Sigarayı bıraktım…

Related Images:


Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir cevap yazın