Vatandaş geçim siyasiler ise seçim derdinde!

TÜRK-İŞ’in yaptığı araştırmaya göre, dört kişilik bir ailenin ‘açlık sınırı’ olarak kabul edilen asgari aylık mutfak harcaması 717 YTL’yi buldu.

Diğer gereksinimlerle birlikte bir ay boyunca yapılması gereken ve ‘yoksulluk sınırı’ olarak nitelenen harcamanın asgari tutarı ise 2 bin 338 YTL’ye ulaştı.

Bu durumda ülke nüfusunun büyük bölümü açlık, yüzde 80’i ise yoksulluk sınırında…

Çünkü…

Yılın ilk yedi ayı itibariyle, ek ödeme ve sosyal yardım zammı dahil olmak üzere, en düşük emekli aylığı; Bağ-Kur’da 467 YTL, SSK’a 598 YTL ve Emekli Sandığı’nda 748 YTL olarak gerçekleşti.

Çalışanların en düşük gelirleri ise işçi net asgari ücret olan 503 YTL alırken, memurlarda en düşük maaş tutarı 880 YTL oldu.

Dört kişilik ailenin sadece beslenmesi için yılbaşına göre 30 YTL daha fazla harcama yapması gerekirken, kira, ulaşım, elektrik, su, yakıt ve benzeri diğer zorunlu harcamalar da eklendiğinde, yılbaşına göre yapılması gereken ek harcama tutarı 98 YTL oldu.

Oysa…

Asgari ücretteki artış söz konusu dönemde sadece 22 YTL olarak gerçekleşti. Başta ekmek olmak üzere gıda maddelerindeki fiyat artışı aldı başını gitti.

Akaryakıt, doğalgaz ve elektrik fiyat artışında adeta birbiriyle yarıştı.

Bu ürünlerdeki fiyat artışları toplam harcama tutarını yükseltti.

Bütün bunlar yaşanırken, daha seçimlere 7 ayı aşkın süre olmasına karşın herkes, koltuk derdine düştü.

Başta AKP ve CHP olmak üzere siyasi partilerin hemen hemen hepsinde “Adayımız Ali mi, yoksa Veli mi olsun?” şeklinde tartışmalar yapılıyor.

Anlayacağınız…

Halk ‘geçim’, siyasetçiler ‘seçim’ derdinde…

Siyasilerin çoğu, ülke gerçeklerinin çok ötesinde ve sürekli laf ve kavga üretiyor.

Yeni senaryolar yazıyor, filmler çeviriyor, masallar anlatıyor…

Vatan toprakları başta olmak üzere ülkenin en değerli varlıkları, özelleştirme adı altında adeta peşkeş çekiliyor.

Rüşvet, yolsuzluk ve torpil almış başını gidiyor.

Piyasada yaprak kıpırdamıyor.

İşsizler ordusu çığ gibi büyüyor.

Ancak…

Çüzüm bulacak siyasiler birbiri ile didişiyor.

Son örnek, İzmir’de yaşandı.

Geçtiğimiz günlerde teröre karşı birlikte tavır alarak Türkiye’ye örnek olan siyasi partilerin temsilcileri, bir gün sonra adeta birbirini yedi.

Dün söylediklerini inkar etti.

Ama…

‘İnsan oğlu, balık hafızalıdır’

derler…

Yaşadıklarını çok çabuk unutuyor.

Yarın, sandık önüne geldiğinde gerekli tepkimizi koymalıyız.

Aksi takdirde şikayet etmeye hakkımız olmaz.

 
***

Adaylara, önce eğitim sonra sınav

 

HAYATIMIZ sınav.

ÖSS.

OKS.

SBS.

DGS.

KPSS.

Şimdi de YYABS…

Bu YYABS’de nedir? diyorsanız, hemen açıklayayım.

YYABS, Yerel Yönetim Adaylarını Belirleme Sınavı’nın kısaltılmasıdır.

Peki “Kim yapıyor bu sınavı?” diye soruyorsanız, onu da hemen açıklayayım.

Bu sınavı DSP İzmir örgütü yapacak.

İlçe başkanlıklarına bir genelge gönderen DSP İzmir İl Başkanı Özdemir Sökmen, 31 Ağustos’a kadar yerel yönetimlerde (Belediye başkanlığı, belediye meclis ve il genel meclis üyeliği) aday olmak isteyenlerin bildirilmesini istedi.

Geçtiğimiz mayıs ayında açılan Siyaset Okulu’nda başarılı olanlar, 20 Ağustos’tan itibaren 45 günlük yeni bir eğitime tabi tutulacak.

Genel merkez yöneticileri ve uzmanlar, partililere yerel yönetimler, kent ve ülke sorunları, dürüst ve temiz siyaset, halkla ilişkiler, konuşma sanatı ve beden dili gibi konularda eğitim verecek.

Daha sonra sınav yapılacak.

Başarılı olanlar, aday gösterilecek. (Şayet DSP, seçimlere tek başına girerse… Gerçi İzmir başta olmak üzere bazı yerleşim merkezlerinde solun, özellikle CHP ve DSP’nin tek aday göstermesi gündeme gelebilir. Ancak bu birlikteliğe genel merkez pek sıcak bakmıyor.)

Kuşkusuz, asıl sınav, tabiki sandık halkın önüne geldiği zaman olacak.

Yani…

Halk ya okumuş, eğitimli, bilgili, bilinçli kişileri seçecek.

Yu da günlük vaatlerde bulunan, bir torba erzak veren, kışlık kömür ihtiyacını gideren siyasi partilerin adaylarına destek verecek.

Seçim sonrası hep birlikte gereceğiz.

Ancak…

Benim tahminim, halkın ikinci kategorideki adaylara daha fazla rağbet göstereceği yönünde.

Umarım yanılırım.

***

Karşıyaka’da örnek uygulama

 

KARŞIYAKA Belediyesi, park ve bahçelerin aydınlatma ile sulamasında örnek bir çalışma başlattı.

Park aydınlatmalarında “güneş enerjisi”, sulamada ise arıtılmış “deniz suyu” kullanılacak.

Böylece belediye, milyarlarca YTL’yi bulan tasarruf sağlamış olacak.

Geç de olsa, bu çevreci ve tasarruflu iki projeyi hayata geçirenleri kutlamak gerekir.

Peki…

Bu proje, kentin tamamında uygulanamaz mı?

Madem su tasarrufu deniliyor…

Büyükşehir Belediyesi, park ve bahçelerin, Kordonboyu’ndaki çimlerin, orta refüjlerdeki çiçeklerin sulamasını deniz suyunu mobil olarak arıtıp kullanamaz mı?

Bu konuda herhangi bir çalışma yapılıyor mu bilmiyorum?

Kamuoyu gibi ben de bilgi sahibi olmak istiyorum.

Related Images:


Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir cevap yazın