Eğer dürüstseniz…

Doğru söylememenin, haksız inkârın şu meşhur dürüstlük lafı içinde yeri yoktur.
Maalesef ‘erdem’ olarak görülen bu sıfat kazanılmak isteniyorsa;
İzmirli haftalarca, aylarca arsenik değeri yüksek içme suyunu tüketmişse; açık, net ‘samimi itirafta’ bulunmak gerekir.
İZSU’ ya, Büyükşehir Belediyesi’ne ve DSİ Bölge Müdürlüğü’ne…
‘Söz dalaşı’
haline gelen ve her geçen gün tırmanan sudaki arsenik oranı konusunda hangi tarihte bilgi sahibi olduğunuzu, neler yaptığınızı veya yapmadığınızı açıklayın.
Çünkü…
Sizin açıklamadığınız konuları, TMMOB (Türkiye Mimarlar Mühendisler Odaları Birliği) İzmir İl Koordinasyon Kurulu üyeleri, İYTE’nin Akademik Kurulu da biliyor.
Ellerinde rapor, kafalarında endişe, yüreklerinde sıkıntıyla.
Belki de vicdan azabı içerisindeler…
“Neden zamanında sert müdahaleci olmadık” diye!


***

Bu dönemin tartışması, İzmir tarihi içinde yer alacaktır.
Suda arsenik oranının yükselmesinden değil, arsenikli suyun bile bile halka içirilmesinden…
Tekrarlarsak;
TÜBİTAK (Türkiye Bilimsel Araştırma Kurumu) fon destekli İzmir suyu raporu, 2006’da İZSU‘ya verilmiş, 2007‘de DSİ Bölge Müdürlüğüne anlatılmış, önlemler alınması istenmiş.
Çıt çıkmamış…
Ankara’nın Belediye Başkanı sözde bunu keşfedip, konuşunca curcuna başlamış.
Bugünkü açıklamalarına bakınca, aynı yönteme İzmir Belediye Başkanı başvuruyor.
Kendini ihmalle suçlayan, hakkında ‘gereği yapılabilir’ uyarısında bulunan bakanlara yanıt veriyor:
“Aksaray’a, Manisa Kırkağaç’a, Rize Ardeşen’e, Kayseri’ye, Ankara’ya bakın…”
Yanlışa düşmeyelim, biz kendimize bakalım.
Bilimsel raporlar İZSU’da var mı, yok mu? Ne zaman geldi, ne yapıldı?”
Varsa; başkanlık olarak gereğini yapalım.
Yoksa; bilim adamlarımıza “ayıp ettiniz” diyelim!

***

Aynı uygulama, DSİ Bölge Müdürlüğü için de yapılmalı.
2007 Haziran’ında tüm İzmir sonuçları verildiğinde neden sessiz kalındı?
İhmal mi? Önemsememe mi? Yoksa…
‘Sorun Büyükşehir’in sınırlarında var, bizim sorumluluk alanımız değil’ düşüncesi mi?
Her konusunda iddialı Çevre ve Orman Bakanı’nı da bunu sorgulamak zorunda.
Eğer, “tencere dibin kara…” durumu ortaya çıkarsa; kavgayı, suçlamayı bırakıp kendi bünyesinde gereklerini yapmalı…
Sonrasında da “Aynı hatanın kader ortağıyız” diye el uzatmalıdır
Bu ayıplı olayın bağışlanacak başka yolu yoktur!


***

Bizler mi?
Bunca zaman arsenikli suyu içtiğimizi unutur, yumuşar;
“yeter ki siz mutlu olun” temennisinde bulunuruz!!!



İzmir içme suyu risk değerlendirme raporunu hazırlayan ve makalesi seminerlerde dile getirildikte sonrasında iki ayrı ülkede yabancı dilde yayınlanan Doç.Dr. Sait C. Sofuoğlu’nun raporlarını (tarihleriyle) ek olarak bilgilerinize sunuyorum. Genç hocamızdan bu yönde izin alınmıştır.

Related Images:

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın