Nasıl olur da bunca milletvekiline sahip koskoca CHP, CHP’li Büyükşehir Belediye Başkanı’nı yapayalnız bırakır?
Ankara Belediye Başkanı Melih Gökçek konuştukça konuşuyor, her konuşmasında Aziz Bey’i biraz daha sert eleştiriyor.
Aziz Bey’i seversiniz sevmezsiniz. Ama bir İzmirli olarak benim kentimin belediye başkanına, başka kentin belediye başkanının “saldırmasına” seyirci kalamam. Kentimin başkanını ancak kentlim eleştirir. AKP İl Başkanı Şengül’ü anlarım. Ama aynaya bakmayan Gökçek’in taa Ankara’dan benim başkanıma dil uzatmasına dayanamam.
Lakin nasıl olur da CHP İzmir milletvekilleri “sessiz” kalır, anlayamam…
Nasıl olur da CHP Genel Merkezi Gökçek’e “iki laf” etmez anlayamam…
Rahmetli Piriştina’ya bir ara Hıncal Uluç denen yazar diklenmişti “Bizans’tan”… Ona da sessiz kalmadım. Kaldı ki Piriştina, muhalifi olduğum belediye başkanıydı. Aziz Bey ise şu an “uzak” da olsam “tanıdığım” bir başkan… Nasıl yüreğim elverir.
İzmir’in su sorununda AKP’li vekillerden “tık” yok…
Kendi partilerinden olan Aziz Bey’e CHP’li vekillerden de “tık” yok…
Ayıp ötesi bir anlaşılmazlık ama bu sessizlik devam ederse Gökçek zıvanadan çıkacağa benziyor. Bakalım Deniz Baykal İzmir’de iki laf edecek mi?
Gökçek efendi şimdi de Aziz Bey’in İzmir’den uzaklaştırılması gerektiğini buyurmuş!
Ayıp ama çok ayıp!
“Sen kim oluyorsun?” demesini beklerdim CHP’den…
AKP’nin Ankara Belediye Başkanı, CHP’li İzmir Belediye Başkanı’na ağır yükleniyor ama nedense CHP’nin il başkanı kendini belediye başkanı sanıp uçuk kaçık projeler icat ediyor.
İl Başkanı Aziz Bey’in yerine geldi de biz mi duymadık yani?
Aziz Kocaoğlu sabırlı adam, tamam da bu kadarı da fazla bence. Başkanın “seçkinci” dostları sokaklarda partisiz ve sessiz çoğunluğu duymaz, ben duyarım. Ve duydukların hiç hoş değil. Ve bugünlerde “sükût ikrardan gelir” sözünü çok duyar oldum.
Ve bir ayrıntı daha.
Ankara’nın başkanı istediği kanala çıkıp istediği gibi sallıyor İzmir’e.
Ya İzmir medyası, televizyonları?
Yahu insan kendi kentinin başkanını bu kadar harcatır mı?
Ya başkanın, “Bizans medyası takıntılı” adamları?
Onlar ne iş yapar? Ya o kendine “tanıtımcı” diyenler? Yok, mu bir “medya atraksiyonları”?
Hiç olmazsa evlerine belediye otobüsüyle gitsinler de, duysunlar vatandaş ne diyor?
Aziz Kocaoğlu ile “ileride” konuşacağım… Yanında “kimse” olmadığı zamanlar… Ve bir tek sorum olacak. Sorumu yine sevgiyle soracağım.
Soru ne mi?
Sorduğumda yazarım!
Bir cevap yazın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.