Su aygırı siyaseti!

Arsenik…
1800’lü yıllarda adı “miras ilacı”na çıkan zehir.
Herkes birbirini miras için öldürüyor ama kimse bir şey ispat edemiyormuş o zamanlar
Yavaş yavaş öldürmek için birebir bir element.
Kraliçe Victoria döneminde deri hastalıklarının tedavisinde kullanıldığı da biliniyor.
Halk tabiriyle “zırnık” veya “sıçanotu”..
İzmir’de suda tespit edildiği konuşulan; en yüksek değeri de Balçova Ayşeçavuş Sokak’ta görülen madde.

***

Su aygırı…
Bir başka deyişle hipopotam.
Isısı 18 ve 35 derece olan sularda bulunurlar…
Sadece iki cinsi kalmış olan “domuzumsu” bir familyadırlar.
Su aygırı ve cüce su aygırı cinsleridir bahsettiğimiz.
20’ye yakın hayvandan oluşan gruplar halinde yaşarlar.
Boyu 3 metreye ve kilosu 2.5 tona ulaşabilir.
Erkekler birbirlerine karşı kontrol alanlarını sert şekilde savunurlar.
Bölgelerini koruma konusunda dünyadaki en agresif hayvandır.
Otobur oldukları bilindiği halde, diğer bazı hayvanlara saldırıp onları yemeleri zaman zaman etobur olabildiklerini gözler önüne sermiştir.
Su aygırı yaygın görüşün aksine barışçıl bir hayvan değildir.
Erişkin bir erkek henüz yeni doğmuş bir erkek su aygırını acımasızca öldürebilmektedir.
Bilim adamları bunun nedenini, erişkin bir erkek olup kendisinin rakibi olma ihtimalini ortadan kaldırmaktır.
Su aygırları hayatlarını su içinde geçirseler de aslında kötü yüzücüdürler.
Çoğunlukla, akarsuyun zemininde yürür ya da kendilerini suya taşıtırlar.
Yayılımları günümüzde her ne kadar Afrika kıtasıyla sınırlı olsalar da Asya ve Avrupa’da da yaşamış oldukları dönemler vardır.
Kıbrıs, Girit, Malta ve Sicilya su aygırları gibi türler bunun kanıtıdır.

***

Artık torunun hayranı olduğu Animal Planet ya da National Geographic gibi televizyonlarını izlemiyorum bu bilgilere ulaşmak için.
Ya da çok pahalı “doğal yaşam” dergilerine bakmıyorum.
İzmir’in yerel gazeteleri başta olmak üzere, yerel televizyon kanalları ve başka bir büyük şehrin ünlü başkanı sayesinde ulusal televizyon kanalları yetiyor.
İzmir’in “çapsız” siyaset tartışmalarına kulak kabartmak, “Animal Planet”i aratmıyor.
Biliyor musunuz su aygırları, bulundukları suyun arsenikli olup olmamasına bakmazlarmış iktidar mücadeleleri verirken!..
Ve biliyor musunuz, su aygırları hakim olduğu alanları nasıl işaretliyorlarmış:
Dışkılarını fırlatarak.
Kuraklık, sadece susuz bırakmıyormuş İzmir’i; siyasette de ahlak kuraklığına sürüklüyormuş.
İzmir’de de su aygırlarına bile rahmet okutacak cinsten; “Burası benim iktidar alanım” diye bağıran isimler türedi.
Halkın suyunu, çocukların su tabancası oyununa indirgeyenler yani…
Önce, “sorumlu” gördükleri ismin iktidar makamında, kent için bir araya geldiler.
Sözüm ona yapıcı siyaset adına buluşmuşlardı.
Gelmeyen de oldu o gün.
İki gün bile geçmeden:
Ellerinde bilimsel bir çözüm önermeksizin ve siyasal bir program olmaksızın “veryansın” etmeye başladılar.
Karalamaya, aşağılamaya…
Yani önce “güldüler”, sonra “vurdular”.
“İzmirliler seçimde, bunun hesabını sormalı” diyenlerden; elindeki verileri geç açıklayanlara kadar herkes sorumluydu bu “su tabancası” oyununda.
Ancak bu isimler “İzmir mirası”na, şehrin mevcut patronuna vurarak konacaklarını düşünüyorlarsa, aldanabilirler.
Gün gelir 1800’lerin “miras ilacı” arsenik; gelir onları da zehirler.
Ve bu kirli politik “su savaşınız”da, Yaprak Dökümü dizisinin eşini aldatan “Ferhunde Hanım”ı bile sizden daha sevilen isim olur çıkar.
Seçimlerde, “Kaynana dayağı” yemekten beter olursunuz.
Bizden söylemesi…
Hepinize iyi haftalar.

Related Images:


Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir cevap yazın