“Yalnızız” ey okur!

Boşa demedim ben, İzmir’de zor iş “özgürce” yazmak, “demokratik” tartışmak…
Lakin korkunun ecele de yok çaresi… Gün olur… Ve her şey biter… Sonra da imamın “er kişi niyetine…” diye başlayan “uğurlama” duası…
Sonra illa ki unutulur her şey…

Ahmet Piriştina ölmeden iki ya da üç gün önce “birinin” yanındaydım. Kahve içerken, konuk olduğum şahıs Ahmet Piriştina için inanılmaz eleştiriler yaptı. Sonra emr-i hak vaki oldu Piriştina’ya… EGE TV sabahtan itibaren canlı yayınladı cenaze törenini… Ben de TV yayınından sonra doğrudan evime gitmiştim. TV Rahmetli Piriştina’nın “morgtan alınışını” yayınlıyordu o an.
O da kim?
Daha iki üç gün önce, Ahmet Piriştina için inanılmaz sert eleştirilerde bulunan zat, morgun kapısında…
Şaşırdım… Sadece şaşırdım…

Böyle işte.
İzmir’de de tıpkı Türkiye üzerinde olduğu gibi, “dış merkezli” oyunlar oynanıyor.
Bu tespit sadece bana ait değil. Özellikle EXPO süreci ve sonrası “hareketlenme” dorukta.
Ama görünen sahnede sadece “bizden birileri” var…
Liman satışı…
İkinci İzmir projesi…
İnciraltı yapılanması…
Yeni fuar alanı çalışmaları…
Kent merkezinde “eski” binaların “yeniden değerlendirilmesi”…
Yen ilçelerdeki kamu arazileriyle, parçalanmış şahıs arazilerinin “elde edilme” çabaları…
Yeni üniversite, lise, akademi, araştırma merkezi kurulma faaliyetleri…
Ege Ordu arazisinin “ele geçirilmesi”…
Eski Genel Kurmay Başkanı Hilmi Özkök Paşa’mızın fazlasıyla “ortalarda” dolaşması…
Size çok garip gelecek ama Hilmi Özkök’ün, AKP kapatıldıktan sonra yeni partide ya üst düzey ya da İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adaylığına “oynatılacağı”…
Buca’da Ertan Çevik’in üst üste kıydığı, Türk ? Alman nikâhları…

Ne dersiniz ey okur?
Yazmayalım mı? Yağcılık yapsak “naylon önderlerimize”, sokakta selam verir misiniz?
Bugün size bir Alman vakfının, TGC ile birlikte Dikili’de “yerel gazetecileri” neden “eğitmeye” kalktığını yorumlayacaktım. Buca’dan gelen “acayip” duyumları yazacaktım. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin “Aya Vukla” saplantısını yazacaktım. Ama “Bazıları” tuttukları “tetikçilerle” kahpece suçlamaya başladı bizi bazı internet sitelerinde. Oysa “henüz” yazmaya başlamıştım. Sadece “ısınma” yapıyor, “dost” ile “düşmanı” ayırmaya çalışıyordum.
Şimdi ne yapayım ey okur?
Biliyorum “böyle” yazanlar “yalnızlığa” mahkûmdur ama yine de sorayım:
Lütfen bana düşünceni bildir. Devam mı, tamam mı?

Related Images:


Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir cevap yazın