Birinin, yanlışını düzeltmesini; diğerinin usulden de olsa tepki göstermesini.
Ne biri, ne diğeri.
İkisi de siyasetin çarkında kaldı.
Oysa aynı odayı paylaştılar, koltuğunda oturdular.
Selefi konuştu.
Halefi sustu.
Yakışmadı…
***
Biri, iki dönem hizmetini gördüğümüz Büyükşehir Belediye Başkanımız… Burhan Özfatura…
Her ne kadar, “içim kırmızı, dışım yeşil” diye kendini tanımlasa da;
Dine bağlılığı, ölüm-kabir-ahir-vicdan inancıyla tanınsa da;
Cemaat toplandığında vaazlar verecek kadar bilgisiyle bilinse de;
Aramızda olmayan hizmet ortağını mukayese terazisine koyarak, “Kocaoğlu, Rahmetli Ahmet Piriştina’ya bin basar…’ değerini biçmesi…
Yakışmadı.
Hele, “…basar” kelimesi;
Hiç ama hiç yakışmadı.
***
Diğeri; hizmetini sürdüren Büyükşehir Belediye Başkanımız… Aziz Kocaoğlu
Her ne kadar, “çantasında projeleri, cebimde resmi” bağlılığını dile getirse de;
Seçim öncesi veya sonrasını belki hatırlamakta güçlük çekiyorsa da;
“Sermayem, karakterimdir” övgüsünü ilke edinmişse de;
Gıyabında bir kişinin konuşulmasına, gerçeğinde yanıt hakkı hiç olmayan hizmet ortağının, kendisiyle kıyaslanmasına sessiz kalması, yakışmadı.
Hele, 15 Haziran’da dördüncü anma yıldönümü öncesi…
Hiç yakışmadı.
***
“Büyük” olanlar eleştirilmez. “Büyük” olanlar saygı bekler, hürmet ister.
Küçük olarak sorabilir miyiz?
Kader mi utansın?
Bir yanıt bırakın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.