Büyük Kurultay toplandı.
Değişen bir şey yok;
Deniz Baykal tek aday ve yeniden Genel Başkan.
O Deniz Baykal ki, özeleştiri konusunda sorunlu, 22 Temmuz yenilgisi ardından “binde”lik artışları bile artış olarak gören CHP’nin Genel Başkanı.
O Deniz Baykal ki, ev hanımlarının altın günü gibi; “Salı”ya sıkışmış “muhalefet günü”nde doğru şeyler söylüyor.
Onaylanacak şeyler söylüyor ama…
Halkın damarını yakalamak hususunda sorunlar olduğu ortada.
“Umut olmak” noktasında sorunları var…
“Demokrat olma” noktasında inandırıcı olamıyor.
Kurultay öncesinde “ekipler”in kurguladığı ilçe yönetimleri ve genel merkez delege seçimlerinin ne kadar demokratik olduğunu yaşayan yaşadı.
“Artık iktidar yolu istiyoruz” pankartları ve söylemlerini gördük Büyük Kurultay’da.
Bir rüya gibi, bir ütopyaymış gibiydi söylemler sanki!
Açıkçası gerçekçiydi.
Cumhuriyetin temel değerleri, laiklik, hukuk devletine çağrı gibi konularda söylediklerine imza atılırdı Baykal’ın ama…
“İktidar olabileceği” konusundaki söylemlere, fikirlere, öngörülere imza atmak pek gerçekçi olamazdı.
Sonuçta Baykal, karşısına aday çıkabilmek için delegelerin yüzde 20’sinin oyunu alma gibi bir zorunluluğu dayatıyordu “parti içi muhalefete”.
Hangi CHP’li bu noktada, AKP milletvekillerinin genel başkanlarının esiri olduğunu söyleyebilir, kendileri “beyinlerinden zincirlenmiş” köleyken.
Dost acı söyler.
Olsa olsa, yerel seçimlerde “iyi isimler seçtiği takdirde”, CHP oylarını yükseltebilir.
Ancak iş, ülkenin yönetiminin belirleneceği genel seçimlere geldiğinde 22 Temmuz seçimlerini aratacak oy oranlarıyla karşı karşıya kalabiliriz.
Artık Hak Parti mi iktidar olur Bak Parti mi, o zaman görürüz.
Futbolda “BAY kalmak” diye bir tanımlama vardır.
Ligde o hafta maçı olmayan takım, o haftayı “BAY” geçirir.
Siyasette de Baykal’ın ebediyen BAY-KALMA vakti çoktan gelip geçmiştir.
Önemli olan onun deneyimlerinden, onun iktidar mücadelesi döneminden alınması gereken dersleri çıkarıp; gerçekten umut olacak bir isme bu partiyi yönetme olanağı vermektedir.
Türkiye için hayırlı olmasını umuyoruz sonucun, ama biliyoruz ki bu sonuç pek “hayırlı” değildir.
***
Önceki hafta hayırlı şeyler de oldu.
Bizim Balçovamızda, Orhangazi İlköğretim Okulu’nun bir Din Kültürü Ahlak Bilgisi Öğretmeni, çocuklara namaz kılmadıklarında sonlarının kabir azabı olacağını anlatan bir film izletmiş.
Çocuklarımız üzerinde ne filmler çeviriyorlar!
O okulun müdürü, o Balçova’nın Milli Eğitim Müdürü ne iş yapar merak ediyorum.
Velilerin şikayeti, CHP İlçe Başkanı Salih Küçükbayrak’ın özel ilgisi olmasa kamuoyu bu çirkin olaydan haberdar olamayacak.
Genellikle kıyasıya eleştirdiğim ve siyaset yapma tarzını hala beğenmediğim Salih Küçükbayrak’ı takdir ettim.
“Helal olsun Salih evladıma” dedim.
Çünkü o bu konuyu kamuoyu gündemine getirmeseydi, bizim çocuklarımızın beyni din adına yapılan bu saçmalıklarla yıkanacaktı.
Aferin Salih evladıma!
Salih Salih olalı bir fare tuttu.
Bakalım tutacağı “ikinci fare” ne olacak?
Hep böyle ol Salih evladım.
İlçe kongreleri öncesinde, CHP’liler hep birbirleriyle uğraşıp durdular.
Didiştiler, Salih de yapmak zorundaydı bunu.
Yaptı da.
Şimdi çocuklarımızın geleceğine sahip çıkıyor, tüm gücünü parti arkadaşını kötülemeye değil; bu ülkenin çağdaş geleceğine sahip çıkmak adına harcıyor.
Ben bunu istiyorum işte.
Böyle olursa bu partinin bir umut olmasından söz edebiliriz.
Mesela Mehmet Ali Çalkaya’yı da eleştirmiştim mahalle delegesi seçimleri ve ilçe kongresi sonrasında.
Pek çok insanı tınmadığı gibi beni de tınmadı Mehmet Ali evladım!
Çünkü o ekibine güveniyordu.
Güvensin bakalım!
Biz de filmin sonunu görürüz ve öyle konuşuruz.
Küçükbayrak, son hamlesiyle Balçova siyasetinde Çalkaya’nın önüne geçmiştir.
Görünen budur.
Hepinize iyi haftalar.
Bir cevap yazın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.