Etik mi, tetik mi?

Biri, savcıya ahkâm keserken orduyu savunuyormuş pozlarına giriyor. Diğeri, savcının bilgisine başvurması gereken gazeteciyi adıyla ve sanıyla yazıyor, “bekliyorum” demeyi de ihmal etmiyor. Ordunun da savcının da başkaları tarafından savunulmaya ihtiyacı yok. Hele hele hukukun temel taşı olan savcılarımızın “ağabey nasihatlerine” hiç mi hiç ihtiyaçları yok. Lütfen ordumuzu da savcılarımızı da rahat bırakın artık…


Bu günlerde “medyada etik” diye başlayan bir tümce kurmaya başlasak, herkes karnını tuta tuta kahkahalara boğulur. “Medyada tetik” sanırım daha yerli yerinde bir başlangıç olur.


Millet birbirini ihbar etme, yargılama, aşağılama yarışında.


Neredeyse birbirlerini boğazlayacaklar.


Televizyonlardaki açık oturumlarda tarafların beti benzi atmış, aşağılama diz boyu.


Hele çalıştığı gazetede hanım arkadaşlarını küfre boğup, dövmeye kalkan birinin laiklik ve demokrasi dersi vermeye kalkışması yok mu? Beni alıyor bir gülmek.


Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, gidişatın vahametini görüp, “Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi”nin önemli maddelerini anımsatma gereği duydu.


“-Halkın bilgi edinme hakkı uyarınca, gazeteci, kendi açısından sonuçları ne olursa olsun, gerçeklere ve doğrulara saygı duymak ve uymak zorundadır.”


Yani, “operasyon fos çıktı”, “savcım ‘düşünen adam’ olmalı” benzeri ahkâmlardan vazgeçmeli.


“Gazeteci, devleti yönetenlerin belirlediği ulusal ve uluslararası politikalar konularında önyargılara değil, halkın haber alma hakkına dayanır. Onu mesleğin temel ilkeleri ve özgürlükçü demokrasi kaygıları yönlendirir.”


Yani, beğenmediğiniz birileri “ille de demokrasi” dediği için siz demokrasiyi görmezden gelemezsiniz.


Cumhuriyet Gazetesi’nin önemli yazarı Oral Çalışlar, demokrasiye vurgu yaptığı “Ne olacak bu solun hali” başlıklı yazısında,(29.3.2008) şöyle diyor:


“…Solu demokrasiden kopan, halka güvensizlik içine giren bir ülkede, siyasetin bir ayağı topal hale gelir. Topal hale gelince de demokrasi kökleşemez, olgunlaşamaz. Solun mutlaka demokratikleşme anlayışını benimsemesi ve halka yeniden güven kazanması gerekiyor. Şimdi bu önemli dönemeçten geçerken, biz solcular belki de en ciddi özeleştiriyi yapmamız gereken noktaya gelmiş bulunuyoruz. Önce şu noktada anlaşalım: Ülkemizdeki sol hareketin halkla ilişki kurmada, halkın eğilimlerini okumada ciddi eksikler içinde bulunduğu ve halka güvenini büyük ölçüde kaybettiği saptanmalıdır.”


Medyamızda “köşe yazarı” olarak geçinen birçok kişinin de artık aklını başına toplaması gerekiyor.


Beğenmediği fikirleri nedeniyle gazeteci arkadaşını aşağılayan, itekleyen, hor gören ve “tetikçi” diye ilan etmekten kaçınmayanların da ya bu kötü huylarını ya da medyayı terk etmelerinin tam zamanıdır.

Related Images:


Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir cevap yazın