Kocaoğlu’ndan mektup var

İZMİR Basmane’deki Dünya Ticaret Merkezi inşaatıyla ilgili olarak eski Büyükşehir Belediye Başkanı Yüksel Çakmur’un, Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’na yazdığı mektuba geçen hafta bu sütunlarda yer vermiştik.
Bu konuda çok sayıda okuyucumuzdan elektronik posta ve telefon aldık.
Okuyucuların, kentin orta yerindeki bu yarım kalan inşaatla ilgili olarak yıllar sonra ayrıntılı bilgi sahibi olduklarını ifade etmeleri dikkatimi çekti.
Demek ki bu konuda halk yeteri kadar bilgilendirilmemiş.
Yani…
Şehrin göbeğindeki bu utanç çukurunun sorumlusu kim?
Kim haklı, kim haksız doğru dürüst bilinmiyor.
Çünkü…
Konu yargıda olduğu için taraflardan yeterli ve doğru bilgi akışı sağlanmadı.
Durum böyle olunca da kamuoyu yalan-yanlış bilgilendirildi.
Neyse…
Geçen haftaki Çakmur’un mektubuna Başkan Kocaoğlu’ndan yanıt geldi.
İşte Kocaoğlu’nun mektubu:

* * *

“Sizlerin de yakından takip ettiği gibi, yıllardır çözümsüz kalan ve kent gündemini gereksiz bir şekilde işgal eden Basmane’deki Dünya Ticaret Merkezi sorununu aşabilmek için, Büyükşehir Belediyesi olarak bir süredir yeni bir formül üzerinde çalışıyoruz.
Bu çerçevede, söz konusu alanla ilgili imar planlarını iptal eden yargı kararlarını da dikkate alarak, inşaatın yeniden başlatılabilmesi, daha doğrusu, o bölgedeki olumsuz görüntünün ortadan kaldırılması ve yıllardır atıl duran arsanın yeniden kent ekonomisine kazandırılması için somut bir çözüm ürettik. Kafamızdaki formülü, Dünya Ticaret Merkezi hisselerini elinde bulunduran Güçbirliği Holding Yönetim Kurulu Bakanı Kemal Zorlu, EGS Holding ortaklarının kurduğu Deniz A.Ş. adına Ufuk Akgün ve arazinin yarısına EGS Bank’ın borçları nedeniyle el koyan Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu Başkanı Ahmet Ertürk’le paylaştım. Ardından TMMOB’a bağlı “ilgili” meslek odalarıyla bir araya gelip olumlu görüşlerini aldım. Son olarak da Sayın Yüksel Çakmur’a aktardım.
Tüm bu görüşmelerde, uzlaşmayla çözüme ulaşmak istediğimizi ve yeni formülün hem kente hem de sorunun çözümüne yardımcı olacağı inancında olduğumuzu özellikle belirttim.
İlkesel olarak, Sayın Çakmur’un yaklaşımı, bizim kamu yararıyla ilgili düşüncelerimizle bire bir örtüşüyor.
Ancak, ortada bir realite var ki, bulduğumuz formül, nereden bakarsanız bakın, kamu yararının gözetildiği ve bu konudaki en makul çözümdür. Tüm içtenliğimizle ve kamu yararını gözeterek verilmiş bir karardır bu. Kamuoyu da konuya bu açıdan bakarak hassasiyetle değerlendirmelidir.
Bu formülü size birkaç cümle ile özetlemekte yarar görüyorum.
Bölgede geçmişten bu yana inşaat için belirlenmiş emsal 5’tir. Yeni planda da 5 emsal değeri korunacaktır. Dolayısıyla emsal problemimiz yok!
Burada başından beri sorun yapılan iki temel konuya gelince…
Bunlar:
Dünya Ticaret Merkezi projesinin, Kültürpark ve Fuar’la birleştirilerek planlanması…
Ve “Kamu zarara uğratıldı” iddiasıdır.
Bir kere herkes biliyor ki, artık mevcut fuar alanı İzmir’e yetmemekte. Gaziemir’deki yeni fuar alanı projesinin devreye girme nedeni de budur.
Bu proje gerçekleştiğinde, birinci sorun kendiliğinden ortadan kalkmış olacak.
Arazi üzerindeki belediye payının yüzde 12’den yüzde 30’a çıkarılması konusunda muhataplarla mutabık kaldık. Eski plandaki “merkezi iş alanı” notunu kaldırıp “belediye hizmet alanı” notu eklenecek. Plan “kamu yararı” işlevi kazanacak.
Böylece ikinci sorunu da çözmüş oluyoruz.
Eğer belediye, Sayın Çakmur’un dediği gibi arsayı geri almak için yargı yoluna giderse, çok ciddi paralar ödemek zorunda kalabilir.
Nedir bunlar?
1- Geçmişte belediye, proje değerinin yüzde 10’u civarında nakit bedel almıştır. Bu paranın geri ödenmesi gündeme gelebilir.
2- Otopark nedeniyle kamuya harcanan paraların geri ödemesi söz konusu olabilir.
3- DTM inşaatı için belli bir bedel ödenmiştir. Belediye bu bedeli de ödemek zorunda kalabilir.
Tüm bu hesaplamaları iyi yapmak gerekir.
Böyle bir durumda “Kamu yararı değil, kamu zararının söz konusu olacağı” gün gibi aşikardır. Bilgilerinize sunuyorum.
Sevgi ve saygılarımla.

Yanıtsız kalan sorular!

SEVGİLİ Başkan’ın mektubunu okudunuz.
Siz ne kadar tatmin oldunuz bilmiyorum.
Ama… Ben pek tatmin olmadım.
Çünkü… Bazı soruların yanıtı yok. Örneğin; bir kamu yöneticisi olarak mahkeme dosyasındaki Hilton Oteli’nin ruhsatını neden görmezden geliyorsunuz?
Eğer bu suçsa, bunu yapanlara yardımcı olmak suça iştirak etmekle eş anlamlı değil mi?
Ayrıca daha önce açıkladığınız gizli finansörden hiç söz etmemişsiniz?
Kim bu gizli finansör?
Fuarı taşıyorsunuz. Peki 77 yıllık geçmişi olan, bir yangın yerinden yaratılan Kültürpark’ı da mı taşıyacaksınız ki; bu 40 bin metrekarelik yeşil alanın betonlaştırılmasına göz yumuyorsunuz?
Yüzde 12 olan kamu payının, yüzde 30’a çıkarıldığını söylüyorsunuz.
Oysa adı geçen bölgede yüzde 50-60’dan aşağı kat karşılığı bir metrekarelik toprak parçası bulabilir misiniz?
Kamunun çıkarı bu kadar ucuz mu?
Kaldı ki sözkonusu bölgedeki 1/5000’lik plan iptal edilmedi mi?
Eski plandaki “merkezi iş alanı” notunu kaldırıp “belediye hizmet alanı” notu ekleyerek plana “kamu yararı” işlevi kazandırılacağını belirtiyorsunuz.
Bir diğer anlatımla, ‘hülle mi” yapacaksınız?
Diyelim bu alana altında işyeri, üstünde otel, büro v.s. olan 10 katlı bir bina dikildi. Bunun yüzde 30’u (3 katı) belediye hizmet binası yapıldı.
Peki… Koskoca İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne bir iş merkezinde adeta “sığıntı gibi olmak” yakışır mı?
Sevgili başkanım, bu soruların yanıtını da vereceğinize inanıyorum. Saygılarımla.

Related Images:


Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir cevap yazın