Bugünleri de mi görecektik deyip duruyoruz.
Öyle ki İslâm’ı savunanların Müslümanlığı tartışmalı…
Türklüğü savunanların Türklüğü…
Solu savunanların duruşu…
Hele hele işçilerin hakkını savunduğunu söyleyen ve adı “Türk”le başlayan sendikacıların sendikacılığı…
Ne günlere kaldık!
Gazetecilik de tüccarlara kaldı.
Köşeler, eline kalemi yeni aldığı belli cahillerden tutun, bölgecilik ve etnikçilik yapan mendeburlara.
Hatta bu köşelerden, bir polis çevirmesi sırasında nasıl alkollü kapaklandığını ve ehliyetini kaptırdığını polis müdürüne şikâyet eden deyyusları da gördük.
Bunun halkı ilgilendiren yanı ne, diye soran olmadığı sürece; bu gibileri “köşe yazarıyım” diye dolaşmaya devam edip dururlar.
Yazdıklarının bir fikir ürünü olduğundan hareketle, bir para talebi de olmaz bunların.
Üstüne para da verirler..
“Köşede görünsünler” yeter!…
***
İzmir’de doğan Ege’nin gazetesini çıkarmak kimlere kaldı biliyorsunuz.
Türban düzenlemesini protesto için kapılarına gelen kadınlarla ağız dalaşına giren “delikanlılar” da şu İzmir’i yönetmeye aday…
“Aday değilim” diye açıklamalar yapan siyasetin “esnaf takımı” da…
Ama esnafın sorunlarından bihaber, aday!…
Gördük işte, hiper maketler yasa taslağının son geldiği noktayı:
Esnafın kanını emen uluslararası tekellerin hipermarketleri, gece 00.00’a kadar açık kalabilecekleri gibi, bir de yasa yürürlüğe girene kadar açılanları şehrin göbeğinde kalabileceklermiş.
Bir de İzmir’deki BAŞ Esnaf buyurmuş:
“Yerli malı kullanın”
“Oldu” diyelim, gözlerim doldu!
“İzmir’i yönetmeyeceğim” diyen, İzmir’i yönetmeye aday olanlara sözüm:
Önce temsil ettiğin kesimin haklarına asıl da görelim.
Gazetelerde boy göstermekle milletin değil, “sütunların vekili” olursun ancak.
***
Eczacıbaşı takımında voleybolcu ABD’li bir kızımızın varlığını öğrendim.
Hürriyet Gazetesi’nde Celal Demirbilek’in haberinden..
Adı TAYYİBA.
2 metre boyunda. ABD’nin yetiştirdiği en iyi voleybolculardan.
Eşi İncirlik’te ABD Hava Kuvvetleri’nde pilot ANTONY’miş.
Türkiye’nin türbanı tartıştığı haftada, züğürt tesellisi bir açıklaması vardı TAYYİBA’nın:
“Kendimi New York’ta gibi hissediyorum…İstanbul, ABD’nin büyük şehirlerini andırıyor. Türk insanları çok cana yakın. Türk hamamına gittim…Ülkemde hiç böyle yerler yok. Çok rahatlatıcı. Köpük uyguladılar. Beni bir güzel yıkadılar, masaj da yaptılar. Hamam çıkışında yorgunluğumu atmıştım…”
Biz nelerle uğraşırken, TAYYİBA’nın yaptıklarına bakın, utanın.
Ha bu arada Kanal D’deki Genç Bakış programında İzmir’i tartışıp durdu birileri.
Gençler yine izleyici, konuşanlar yine bizim gibi “kartlamış” olanlardı.
Mesela Gönül Yazar, şarkılar söyledi.
Ege, genç niyetine sunuldu. Biz de yedik!
Bir de konuşanlar vardı ki sormayın gitsin
Havanda su dövüldü.
Şimdi de İzmir’in yarınlarını bağladığı EXPO 2015 organizasyonu ile ilgili BİE delegeleri gelecek.
En son Kostas Simitis, İzmir’e destek vereceklerini söylemişti Türkiye ziyaretinde.
BİE delegeleri, 13 Şubat’tan itibaren İzmir’i ve Denizli’yi turlayacak.
Heyete şöyle bir HAMAM SEFASI yaptırsak bu kez.
Şöyle bir kirlerini dökseler, süzülseler.
Oyları garantilesek bir güzel
Hem her “İzmir” adını ağızlarına aldıklarında bu kentin adını kirletenleri de bu vesileyle bir keseden geçirmiş oluruz.
Neydi temamız:
“Herkes için sağlık”
Ayrım yok.
Bu kent bu noktadaysa, bu gibileri yüzündendir.
Ama olsun
Hepinize sağlıklı haftalar.
Bir cevap yazın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.