28 Ocak Pazartesi günü, annemlerin arkadaşlarıyla Spile gitmek üzere yola çıktık. Orada üç gün kalacaktık. Ama ulaşamadık. Tam gidiyorduk birden kar yağmaya başladı. Sonra rüzgâr çıktı. Tam tipi olmuştu. Bizim araba da kar arabası değil. Bir yerde durduk, zincir takmaya çalıştık. Ama zinciri takıyoruz, tekerlekten çıkıyor. Kaç kere denedik olmadı. Orada kaldık. Köydekiler bu kötü havada daha fazla gitmemizin doğru olmayacağını söyledi. Dönmeye karar verdik. Yine bulutların arasından aşağıya indik.
Ertan ağabeyimler yola devam etmeye karar verdiler. Ama önlerinde bir otobüs kalınca, onlar da gitmekten vazgeçtiler. Bugün öğrendik ki o otobüsten inip yürümeye karar verenler karda kaybolmuşlar. AKUT gelip kurtarmış onları. İyi ki devam etmemişiz.
Aslında çok üzülmüştüm o an. Ama 30 Ocak günü Tırazlıya gittik. Evden bakınca bembeyaz gördüğümüz Balçovanın arkasındaki dağda çok eğlendik. Ali eniştemin önerisiyle bu sefer kardan adam değil, kardan kız yaptık. Adını Kardiye koydum. Kadriye gibi yani…
2 Şubat günü Spile yine gittik, ama bu kez kalmaya değil oynamaya. Orada kar ve ağaçtan başka şey yoktu. Çok güzel bir yerde durduk. Orada oynadık. Karların içinde yuvarlandım, yattım. İki kardan adam yaptık. Birinin adı Kardiş… Babam kardan geyik yaptı. Çok eğlendim orada.
Bu yazdığım yazılar benim anılarım. Bu sefer bunu yazdım çünkü şimdi kar zamanı. Çok merak ediyorum, Uludağ ve Palandökende ne kadar kar vardır?

Bir yanıt bırakın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.