Emekçinin örgütü neresidir?
Sendika değil mi?
Ertuğrul Özkök, “Sendika bizim aleyhimize oluyor” der demez sendikasından “tüyenler”, gazetecilik yaşamı boyunca hiç sendikalı olmayanların “örgütlü mücadele”den söz etmeye hakkı olabilir mi? Sendika varmış gibi gösterip, işlevsiz hale getirmek için ellerinden geleni yapanların emek ahkâmları insanı güldürmez mi?
Dostlar, işte geldik bugüne…
Gazeteler, televizyonlar, radyolar alınıp satılıyor. Makineler, reklam gelirleri milim milim hesaplanıyor. Bir tek siz yoksunuz hesaplarda.
Neden?
Çünkü tutunacak dalınız yok.
Çünkü yapa yalnızsınız.
Havanızdan geçilmiyor, ama korkularınız dağları bekliyor.
Deste deste sokağa atıldığınızda arkanızdan kimseler bakmıyor.
Size dokunmayan yılan bin yaşıyor…
Bakınız, gazeteci Fuat Uğur’un bir yazısı nedeniyle Aydın Doğan’ın açtığı davanın parasal karşılığı tam 100 bin YTL. Fuat’ın yazısını yayımlayan internet siteleri Hürhaber ve bizim DKM de bu bol sıfırlı ceza davalarıyla karşı karşıya…
Sesonline editörü Yalçın Ergündoğan’ın da milyarlık davalarla başı dertte.
Daha çok örnek var.
Ama nedense kimselerin ilgisini pek çekmiyor.
Gazete, televizyon çalışanlarından “çıkıntılık” yapanlar bir gecede gidiveriyor.
İnternette “babayiğitlik” yapmaya kalkanların önüne bol sıfırlı davalar…
Herkeste derin bir sessizlik…
Patrondan ne gelirse gelsin, ya rabbim şükür…
Sonra “Yaşasın örgütlü mücadelemiz”…
Yok ya…
Örgütlü mücadelenizi sevsinler…
Bir cevap yazın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.