***
Dişlerim ve Arkadaşlarım
Benim adım Can. Uzun süredir dişlerimi fırçalamıyorum. Bir gün televizyonda bir yarışma programı izlerken şöyle bir soru soruldu:
– Aşağıdakilerden hangisi diş macununun içinde bulunur?
a) Tebeşir tozu b) Yosun c) Bulaşık deterjanı
Ben hiçbirisinin diş macununun içinde bulunabileceğini düşünmedim ama Hiçbirisi diye bir seçenek yoktu. Kısa süre sonra öğrendim ki yanıt Hepsiymiş! Günde üç dört defa dişlerimi bu maddelerle fırçalıyor olmak çok iğrenç geldi. Hele bulaşık deterjanını düşünmek bile istemiyordum. O günden sonra dişlerimi fırçalamayı bıraktım.
Bir süre sonra dişlerimle ilgili sorunlar yaşamaya başladım. Sık sık ağrı çekiyordum. Süt dişlerim, yerine yenisi çıkmadan çürüyordu. Annem beni diş hekimine götürmek istiyordu ama her seferinde bir bahane buluyor ve gitmiyordum. Dişlerimi çektirmekten, hele o metal şeyin takılmasından çok korkuyordum.
Ama en büyük sıkıntıyı arkadaşlarımla yaşıyordum. Önceden çok iyi anlaştığım arkadaşlarım artık benimle oynamaz olmuşlardı. Yanıma yaklaşmak istemiyorlar, oyunlarına almıyorlar, hatta aynı sırada oturmak bile istemiyorlardı. Nedenini bir türlü anlayamıyor ve çok üzülüyordum.
Sonunda bir gün bunun nedenini anladım. Okuldaydım. Arkadaşlarım her zamanki gibi benden uzaktaydı. Aralarında benden gizli bir şey konuşuyorlardı. Çok merak ettim ve onlara belli etmeden dinledim.
– Arkadaşlar, artık Canla konuşmamız lazım. Bu sorunu çözmemiz gerekir. O bizim arkadaşımız. Okuldan çıktıktan sonra buluşuyoruz bahçede, olur mu? diyerek anlaştılar aralarında. Daha sonra Cem yanıma gelerek, Can, okuldan sonra bahçede arkadaşlarla dolaşıp konuşalım mı? dedi.
Biraz düşünüp, kabul ettim. Ne olduğunu anlamaya çalışıyordum. Uzun zamandan beri benimle oynamayan, konuşmayan arkadaşlarımın planı neydi acaba?
Okul çıkışı arkadaşlarım beni bekliyorlardı. Cem, Fatma, Tuncay vardı. Cem:
– Can merhaba, biz de seni bekliyorduk, dedi. Hiçbir şey bilmiyormuş gibi yaparak merakla sordum:
– Bir şey mi konuşacaksınız benimle? Öyle gözüküyor, ben anladım, dedim. Hepsi birden başlarını salladılar. Fatma sesiz bir sesle:
– Can, senin dişlerin çok pis gözüküyor. Bence bir diş doktoruna görünmelisin. Dişlerini fırçala bence. Bak bizim dişlerimiz bembeyaz. Ama seninkiler çürüklerle dolu. Bence bu çok kötü bir şey, dedi. Ben biraz kızarak:
– Ne diyorsun sen Fatma? Siz de mi öyle düşünüyorsunuz, dedim. Tuncayın yüzü değişti:
– Bak Can, biz sana teker teker diş sağlığını anlatacağız. Şuraya otur ve sözümüzü kesme lütfen, dedi. Ben sustum. Cem:
– Can dişlerini fırçalarsan bembeyaz dişlerin olur. Sen böyle dolaştıkça, arkadaşların seninle yan yana olmazlar, dedi. Fatma:
– Can, yeniden arkadaşların olsun istiyorsan dişlerini mutlaka fırçalamalısın, dedi. Tuncay:
– Can, annenle beraber mutlaka bir diş hekimine git. Sakın korkma. O sana bir şey yapmıyor ki, dedi.
Arkadaşlarım Anladı mı acaba? diye merak içinde bana bakıyorlardı. Aynı anda sordular:
Can, hadi senden bir cevap bekliyoruz dediler. Ben yüzümü biraz değiştirdim:
– Belki doğru söylüyor olabilirsiniz aslında ama siz biliyor musunuz diş macununun içinde yosun, tebeşir tozu ve bulaşık deterjanı olduğunu? Ne kadar iğrenç! Dişlerimi nasıl fırçalarım o maddelerle? Diş hekimine gitmeyi de hala istemiyorum.
Derslerinde çok başarılı olan Fatma hemen söz aldı:
– Bence daha iyi düşünmelisin Can. Eğer diş macununun içinde sağlığa zararlı maddeler olsaydı satılmasına nasıl izin verilirdi? Bazı maddeler birbirine çok benzer. Belki onu kastetmişlerdir.
Cem de araya girdi:
– Hem illa ki diş macunu kullanman gerekmez ki! Annem beni diş doktoruna götürdüğünde, diş macununun tadını sevmediğimi söylemiştim. Doktor da, önemli olanın dişleri fırçalamak olduğunu söylemişti. İlla ki macun kullanmak gerekmezmiş. Yemeklerden sonra ve yatmadan önce sadece suyla da dişlerimizi fırçalayabiliriz.
Cemin söylediklerine çok şaşırmıştım. Demek ki macun kullanmayabilirmişim.
– Tamam, beni ikna ettiniz. Ama annemle diş doktoruna giderken siz de gelir misiniz?
Arkadaşlarım kabul ettiler. Birkaç gün sonra hep birlikte doktora gittik. Diş doktoru, odaya girer girmez:
– Kalabalık gelmişsiniz ama kimin hasta olduğunu anladım sanırım, dedi yüzüme bakarak. Adımı sordu:
– Can efendim, dedim.
– Gel bakalım Can. Canını hiç acıtmayacağım. Ne kadar şanslısın, arkadaşların seni yalnız bırakmamışlar. Dişlerine iyi bakmamış olabilirsin ama demek ki iyi bir çocuksun ki seni çok seviyorlar. Şimdi küçük bir muayene yapalım. Bakalım dişlerin ne durumda?
Elindeki aynalı aletle dişlerimi güzelce kontrol etti. Canım gerçekten acımıyordu. Gerçi ağzımı açık tutmak biraz zordu ama olsun. Dişlerimin yeniden bembeyaz olacağını düşünmem ve daha önceden çektiğim ağrıların artık olamayacağını bilmem bu sıkıntıyı da kolaylıkla atlatmamı sağladı.
Düşündüm de belki tel takılmasına bile izin verebilirim artık! Arkadaşlarımla yeniden oyun oynayabilmek için her şeyi yaparım.

Bir yanıt bırakın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.