Genel Başkan Yardımcısı Eşref Erdem‘in istifası sıradan görünmüyor.
“Bıçak kemiğe dayandı” gibi bir izlenim var.
Aslında, Eşref Erdem basına yaptığı yazılı açıklamada da bunun ipuçlarını açık bir şekilde veriyor, “Başta Ankara olmak üzere partiyi, küçük hesaplar yapan yöneticilerin vesayetinden kurtarmak kaçınılmaz bir ödev haline gelmiştir.
Bu açıklamalar sonrası Eşref Erdem ile görüşme talebim oldu. Zor da olsa kendisine telefon ile ulaşabilme olanağı sağladım.
Yaptığımız görüşmede, Eşref Erdem sorularıma içtenlikle yanıt verdi.
Sorduğum ilk soru, parti içi görüşmeler sonucu uzlaşma değil de, neden parti görevlerinden istifa oldu.
Erdem’in yanıtı, “Benim kavgam en başından beri antidemokratik uygulamalara karşıydı. En son Ankara Çankaya örgütündeki olay bardağı taşıran son damla oldu.
“Çankaya İlçe Başkanı Mustafa Yıldırım CHP Genel Sekreteri Önder Sav tarafından bu göreve atanmamış mıydı?”Soruma Erdem, “Zaten yaptığımız toplantıda ben Önder Bey’e, ‘İlçe başkanını sen atadın, şimdi neden görevden alıyorsun’ sorusunu yönelttim”oldu ve devam etti: “İşte asıl sorun burada. İlçe başkanı delege seçimlerinde demokratik bir ortam sağlamış. Herkes özgürce irade kullanmış ve seçimler tamamlanmış. Bundan sonra görevden alınma olayına anlam vermek zor.
Bu yanıt sonrası aklıma İzmir’in bazı ilçelerinde yapılan delege seçimleri geldi. Düşündüm, meğerse geçen haftaki yazımda da belirttiğim gibi kavun gibi koklayarak delege seçilmezse, başta Güzelbahçe İlçe Başkanı olmak üzere, birçok ilçe başkanı için delege seçimlerinden sonra dayak kapıdaymış da bizim haberimiz yokmuş.
Tabi bu düşüncelerimi Eşref Erdem ile paylaşmadan konuyu İzmir’e getirdim ve sordum, “İzmir’de de buna benzer sıkıntılar var?
Erdem, “İzmir’deki durumu da yakından gözlemlemiştim. Halen de gözlemlemekteyim” oldu.
Peki. İzmir’e gelecek misiniz?
“İzmir’de görevden alınan yöneticilerle ve bazı eski milletvekili arkadaşlarla görüşmeler yaptım. Önümüzdeki hafta İzmir’e gelerek bir dizi görüşmeler yapabilirim. Arkadaşlar gerekli çalışmaları yapıyorlar. Bu görüşmelerin neticesini bana sürekli bildiriyorlar.
Görüşeceğiniz, ya da görüştüğünüz isimler ile İzmir’de yeni bir yapılanma olabilir mi?
“Bunu söylemek için henüz erken. İzmir’de bildiğim kadarıyla bazı ilçelerde delege seçimleri sonuçlanmış değil. Seçimlerin sonuçları beklemek, bu seçimlerde yapılan uygulamaları görmek lazım
Oğuz Oyan ve Haluk Koç’un Genel Başkanlık yarışında ciddi çalışmaları var. Bu isimler için neler söyleyeceksiniz?
Sayın Erdem bu soruma gülerek, “Benim Genel Başkan Deniz Baykal’a karşı bir hareket içinde olmam söz konusu değil. Tekrar söylüyorum Benim kavgam, Deniz Baykal’a karşı değil, parti içerisinde antidemokratik uygulama yapanlara karşı.
İzmir’de ne olur?
Bu istifa sonrası İzmir’deki yaşanacak gelişmelere bakmak lazım.
Ne olabilir?
Eşref Erdem’in istifası ile İzmir’de yeni bir süreç başlayabilir.
Eşref Erdem İzmir örgütü içindeki gücünü daha önceki il başkanlığı seçimleri sürecinde sınamıştı. İl Başkanlığı seçimlerinde Ekrem Bulgun’a karşı Selçuk Ayhan desteklenmiş, Sedat Uzunbay, Türkan Miçooğulları, Bülent Baratalı, Cevat Durak’ın açıkça, Aziz Kocaoğlu’nun dolaylı çalışmaları sonrası zafer kazanılmıştı. Daha sonra taraf olmanın bedeli bu isimlere ağır ödetilmişti. Bu cezai müeyyide de halen devam etmekte. Özellikle, Sedat Uzunbay ve eşi Konak İlçe’nin üye listelerinde yoklar. Bu demek ki, bir dönem milletvekilliği ve genel sekreter yardımcılığı görevlerinde bulunan bir isim bile üyelikten silinebiliyorsa, durum daha da uzlaşmaz boyutlarda. Çünkü, Eşref Erdem’in İzmir hareketinin öncülüğünü de yapacak, ne Bülent Baratalı ne de, Türkan Miçooğulları. Bu isim Sedat Uzunbay.
Bu konuda Sedat Uzunbay ile de kısa bir telefon görüşmem oldu. Uzunbay, “Bildiğim kadarıyla Eşref Bey bu kararını üç ay önce almıştı. Ancak açıklamasını bugün yaptı. Bu açıdan istifa nedenlerinin iyi irdelenmesi lazım”şeklinde konuştu. Uzunbay, bu konuda beklemek ve gelişmeleri yakından takip ederek hata riskinin azaltılması gerektiği düşüncesinde. Dün İzmir parti kulislerinde oluşturulan il başkanlığı seçimleri ve Türkan Miçooğulları, Kemal Karataş adaylığı söylemlerine de net yanıt verdi. “Daha çok Türkanlar çıkar.
Alaattin Yüksel’in önemi
Eşref Erdem’in istifa etmesinin İzmir’deki yansımalarına CHP eski İl Başkanı Alaattin Yüksel‘i de dahil etmekte yarar var. Alaattin Yüksel ve ekibi İzmir adına gelişmeleri yakından izlemekte. Söylemleri açık ve net, “Deniz Baykalsız bir CHP”. Ancak, Alaattin Yüksel, “Erdem’in bizim savunduğumuz çizgiye, yani parti içi anti demokratik uygulamaların yapıldığı görüşünde olması bizi fazlasıyla sevindirir”sözleri ile Eşref Erdem’e bütün kapıları kapatmış değil. Hatta konuşmamızın ilerleyen bölümlerinde makul ve net ifadeler kullanmaktan da çekinmiyor. Yüksel, “Eşref Erdem bizimle görüşerek ortak bir platformda birleşmek gibi düşüncesi varsa, biz görüşmeye hazırız”söylemi ile parti içi antidemokratik uygulamaların bu birliktelikle bitirilmesinin daha kolay olabileceği sinyallerini veriyor.
Peki Siz Haluk Koç’u destekliyorsunuz oysa Eşref Erdem, “Benim sorunum Deniz Baykal ile değil”şeklinde konuşuyor soruma ise Yüksel çok net yanıt verdi, “Bir kere Eşref Bey’in bu çıkışını takdirle karşıladığımı ben net ifade ediyorum. Öncelikle bu partinin demokratikleşme sorunu vardır. Üyeliklerin yapılandırılması, seçimlerin demokratik yapılması sorunu vardır. Bu sıkıntılar ortak akıl ile ortadan kaldırıldıktan sonra, kimin Genel Başkan olduğu benim için önemli değildir. Yani, partide her şey demokratik kurallar içinde tüzük ihlalleri olmadan yapılacak bir genel kurulda Sayın Deniz Baykal’ın seçilmesi sonrası bile benim CHP’li olarak Deniz Baykal ile de çalışmamak gibi sıkıntım olmaz
Alaattin Yüksel’in bu anlamda söyledikleri Eşref Erdem’in söylemleri ile bire bir örtüşüyor. Nedenine gelince, Eşref Erdem’in söylemi, “Biz Genel Başkan Deniz Baykal’ın çevresini boşaltalım. Oluşturacağımız parti içi demokrasi ile Sayın Genel Başkanın önünü açalım. Demokratik bir yapının olduğu ortamda seçimlere gidelim, kurultay sonrası Baykal yapılanmasını yeniden yapsın.”Yüksel’in söylemleri de aynı, sıkıntı parti içi tüzük ihlalleri, üyeliklerde özgürlük, özgür seçim, partilinin iradesinin üst yapıya yansıması. Bu yapılanma gerçekleştirildiği takdirde kimin genel başkan olduğu değil, partinin vizyonunun halka nasıl yansıdığı, CHP’nin de üslendiği misyonu nasıl yerine getirebileceği.
Bu arada, bu gelişmeler sonrası telefonla ulaşmaya çalıştığım, Genel Sekreter Önder Sav ve İzmir Temsilcisi Abdürrezzak Ertem ne yazık ki görüşme taleplerime olumlu yanıt vermediler. Bu yüzden düşüncelerini bilmediğim için sizlere bu konuda yazabileceğim bir şey yok. Ama İzmir örgütlenmesi içinde taşların yerinden oynamaya başladığını görmüş olmalılar ki, aramalarımı yanıtsız bıraktılar.
Bir yanıt bırakın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.