Herkeste bir yardımseverlik gösterişidir almış başını gidiyor.
İçtenlikli bir yardım çabasını arayıp da bulmak kolay değil.
Bir de herkes “Ben böyle Müslümanım” demenin ve bunu kanıtlamanın derdinde.
“Sen önce insan olduğunu kanıtla” diyesiniz geliyor, “mahalle” ne der diye düşünüyorsunuz.
Malum Malezyalılaşıyoruz ya!
“Mahalle baskısı” falan.
Şunu görmek mümkün:
İzmir İstanbullaşıyor!..
Sokaklarda kara peçelere bürünenlerde artış var.
Örneğin belediye otobüsünde Atatürk ile ilgili bir kitap açtığınızda, karşınızdaki Risale-i Nur’u okumasa bile açabiliyor.
Cesaret dorukta yani
Dolayısıyla da sokakta gördüğün insan tipleri ve iki-üç kişi arasındaki muhabbetler değişiyor.
Mesela geçenlerde otobüsteyiz. Top patladı, iftar vakti geldi ya.
Zırtapozun biri, “Ya şoför bey aç kapıyı, su içelim hiç olmazsa” diye bağırıyor.
Şoförün de ağzından bir lokma geçmemiş, belli ki oruçlu.
İzmir’in içinden çıkılmaz trafiğiyle cebelleşirken; daha otobüs durağa gelmemişken “Ben oruçluyum” mesajını zorla vermek isteyen “mahalleli”ye laf yetiştirmeye çalışıyor.
Düşünün bu zırtapoz, bütün yıl oruç tutsa ne olur?
Hem oruçlu şoföre hem evine 20 dakika gecikmeli gidip iftarını açacak sesini çıkarmayan içten Müslümanlara hakaret, bu yaptığı.
Hani, şehirlerarası otobüslerdeki “dingiller” gibi:
“Şoför bey kenarı çek de bir namazımızı kılalım”
Bu adamlar Kuran da okumamıştır, bu işin ilmini alan isimlerin “kaza” tavsiyelerini de dinlememiştir.
Çünkü insanların ibadeti de takım tutar gibi, siyaseti de evine gelen yardım kutusuyla belirleniyor.
***
Geçenlerde Bugün Gazetesi’nin Ramazan sayfasında, Galatasaraylı eski milli futbolcu Arif’in röportajını okudum.
“İnsanlar bu ayda iç huzuru bulur” diye buyurmuş.
Arif Erdem’in iftar menüsü diye bir bölüm var:
Hurma, çorba, pastırma, peynir, zeytin, bal-reçel, yumurtalı pide, güllaç
Afiyet olsun Arif, Allah kabul etsin etmesine ama
Gaziantep’te geçen hafta yaşanan patates-soğan dağıtımında, insanların kılık değiştirerek ikincisi almaya geldikleri; Diyarbakır’da iaşe yardımında rezilliğin doruğa çıktığı bir ülkede pastırmayı alacak kaç kişi var yahu?
Futbol oynarken de oruç tuğunu söyleyen Arif evladım!
Ulusal ve uluslararası müsabakaların en “kandırıkçı” futbolcusu olmayı başarmış biri sıfatıyla günahların ne olacak?.
O, üç puan ya da bir puan getiren sahte penaltıların
Sırat köprüsünde Merkez Hakem Komitesi’nden birileri mutlaka olacaktır!
Arif, Ramazanla ilgili unutamadığı anısında diyor ki, “Çocukken beni semtimizin camisine götürmek istiyorlardı, Kadir gecesiydi, camiden çıkamadım. Sabahladık. O gün duyduğum hazzı bir daha yakalayamadım ”
Seni çocuk yaşta o camiden gece boyunca kimler çıkarmamıştır, sorusu; aslında bugünkü Türkiye’nin halini özetliyor.
Vallahi bence o “uyduruk” penaltılar da sana müthiş bir haz vermiştir.
Allah günahlarını bağışlasın evladım.
Ama futboldan kazandıklarınla bir tane okul açsan daha iyi olur.
Futbolda da bazen topu tek başına alıp giderdin, kimseleri düşünmeden iyi bir stoperde “stoplardın”; ibadette de bireysel kalma. İnsanlara yararın olsun.
***
AKP’li belediyelerin yardım üssü olarak da bilinen Kiler Marketleri, Star Gazetesi’yle işbirliğine gitmiş bir de.
Her gün 1.50 YTL’ye Star Gazetesi, ekmek ve yumurta alabiliyormuşsunuz.
Vatandaşına her iftarda 6 yumurta yedirmeyi bir şey sanan anlayışı düşünün.
Ne kadar tanıdık değil mi?
Yahu bir gün yumurta verdiysen, 30 gün de mi yumurta vereceksin!
Hangi mide kaldırır bunu?
Ben böyle “mahalle”yi istemiyorum.
Vatandaşını açlıkla terbiye eden bir mahalle.
İzmir’i İstanbullaştıran bir “mahallelilik anlayışı”
Allah gün gelir hepinizden hesap sorar.
Hepinize iyi haftalar!
Bir cevap yazın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.