“Lale”nin değerini anlama vakti
1728’de Pasarofça Antlaşması ile başladı.?1730’da Patrona Halil İsyanı’yla sona erdi.?Devrin bahçeleri lalelerle doluydu.?Günümüz Ankara Belediyesi’nin, Çankaya Köşkü’nün çevresini “gül”lerle donatma ve bunun engellenmesi haberlerini okuyunca gitti aklım o devirlere. ?O devirde neler mi olmuştu??Dalmaçya, Arnavutluk ve Bosna Venediklilerindi artık. ?Sırbistan ve Belgrad Avusturya’nındı,?Hatta şimdi ünlü bir fırça markası olan Banat yaylası da…?Osmanlı’da diş sağlığı ve estetiği hususunda da ilerlemeler bu devirde olmuştu.?Yirmisekiz Mehmet Bey gibi isimlerin katkısıyla Avrupa ile hiç savaş yaşanmadı bu devirde.?Zevk ve sefa devriydi…?Fransa ile süresiz yeni bir kapitülasyon anlaşması ne zaman yapılmıştı dersiniz??İlk çiçek aşısı…?İlk dokuma fabrikası…?İlk matbaa…?Paris ve Londra gibi şehirlere ilk elçilerin gönderilmesi…?Aslen Fransız olan Ahmet Bey’in Humbaracı Ocağı’nı kurmasıyla ordu içinde yeni düzenlemelere gidilmesi…?Bir nevi Osmanlı’nın “Savaşma Seviş” devriydi.?Sevişme deyince aklıma geldi:?Haber spikeri Ali Kırca’nın deyişiyle “Bu ülkede iyi şeyler de oluyordu o devirde” canım!…?Hatta batının organizasyonlarını ve mantığını içselleştirmeye başlamıştık ilk kez.?Halkın yiyecek ekmeği yokken, İstanbul’da Boğaziçi ve Haliç’te yalılar ve kasırlar inşa ediliyordu ardı ardına…?Çok yenilip bir o kadar da sıçıldığından, şehrin bok yükünü kaldıracak kanalizasyon sistemleri o zaman kuruldu.?Lağımcılar ekmeğini çıkarmaya başladılar bu sayede…?Hakkını verelim, bugünün Ankara ve İstanbul belediyelerinin Allah’a havale ettiği su ihtiyacını düşünüp “Deryayı Sim” isimli su bendini de bu devirde inşa etmiş adamlar.?Bu devirden ileride olduklarını ortaya koymuşlar!?Edebiyatta, sanatta, şiirde inanılmaz derecede “doruk”ta idik.?Daha o zaman Nobel Ödülleri falan da yoktu.?Hayatını savaşlardan kazanacak Alfred Nobel de, İsveç’te kim bilir hangi tundrada vitamindi.?Orhan Pamuk yoktu o zaman, Nedim vardı; Divan Şairi.?Yatmaya meyilliymiş ya herkes, edebiyatın ana damarı da Divan adını taşıyormuş.?Hatta bugünün gülyağı kokulu köşe yazarlarına taş çıkartacak şekilde yazmış Nedim:?”Yaşama sevincimiz laleyle şenlensin?Lalenin değerini bilin”?Peki, savaşarak aldığımız Güney Azerbaycan’ı, dönemin Şahı Tasmasp’ı deviren Afşar Nadi Bey isimli bir aşiret liderine ne zaman teslim etmiştik??Neyse canım yeni kurduğumuz saraylarda, köşklerde, çayırda çimende kıçı yaymak kadar güzel bir şey olur muydu hiç!?Kitlesel eğlencelerin biri bitmeden birisi başlarmış.?Kaplumbağaların üzerine mum dikip, onu doğaya salmak kadar güzel bir zevk olabilir miydi bu dünyada Allah aşkına!. ?Kaplumbağayı saldıktan sonra “ot” zevkine teslim olup sızanlar sayesinde, ardı arkası kesilmeyen “İstanbul yangınları” ile tanışmışız.?Zaten normalde yavaş bilinen kaplumbağalar ateşin etkisiyle, bugünün Lübnanlı TTNET’inin ADSL’si gibi turboya bağlanıp can havliyle ormana kaçışmasaymış, ilk itfaiye teşkilatını da kuramayacakmışız.?Tulumbacıları yani.?”Esrar”engiz köşk yangınlarının hızına yetişmek mümkün değilmiş o devirde.?Şimdi olduğu gibi köşklerde tadilat eksik olmazmış.?Tıpkı bizim seralarda çiçeklerin eksik olmayacağı gibi.?12 yıllık devir kanlı bitmiş.?Allah sonumuzu hayra çıkarsın diyelim.?Bakalım daha ne devirler göreceğiz!
yazarı:
Etiketler:
Bir cevap yazın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.