Dar zamanda zorlu hamleler

Haftalık gazete hazırlayınca, Türkiye’nin konjonktürünün ne kadar hızlı değiştiğini, konular arasında başınızın dönmesinden anlıyorsunuz.
Araştırmak için ele aldığımız başlıklar, daha üzerinden gün geçmeden eskiyebiliyor.
367, muhtıra gibi açıklama, mitingler, anayasa mahkemesinin kararı, anayasa değişiklikleri derken jet hızıyla seçim kapısına dayandık.

***

Şimdi siyaset satrancında oyunun kuralları değişti, tempo hayli yükseldi.
Uzun süre Başbakan Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olup olamayacağını gizleyerek yüzyılın taktiğini yaptığını sanan AKP çevresi; tahmin edemediği sonuçları yaşadığına göre; demek ki yakın geçmişte doğru hamleler kuramadı. Bundan sonraki hamleleri, çok daha dikkatli oynayacakları kesin. Peki hangi hamle ile hedeflenen ne olabilir, gözlemlerimizle, aktarmak mümkün…

***

Gözlem 1

AKP belli etmemeye çalışsa da hayalkırıklığı içerisinde. Hedefledikleri tablo tamamen değişti. Son yıllarda satrancı iyi oynadığını düşünerek derinlik sarhoşluğuna kapılan Başbakan Erdoğan artık diğer faktörlerin daha fazla farkında. ANAP’ın katkısıyla anayasa değişikliklerini tamamlamak partiye moral verse de sağın birleşmesinden doğacak sinerji, AKP’nin geleceğini yakın geçmişe endeklemesinin hata olacağını gösteriyor.

Gözlem 2

CHP Lideri Deniz Baykal her ne kadar uslubunu sertleştirdi ve doğan ahvalden güç kapma edasına büründüyse de bu durum hala sokaktaki insanın CHP politikalarına güven duymasına yansıyamamıştır. Mitinglerdeki oyların kendisine döneceği rahatlığına kapılan CHP, aynı kadrolarla seçime girerse satrancın en yanlış hamlesini yapabilir. Ancak birleşme ve güçbirliğini sağlama yönünde açılımdaki samimiyete bağlı oranda başarı şansı artacaktır.

Gözlem 3

Seçimin sonucunu bu kez ezilen kesim belirleyecektir. Seçimlerde bu kesim ya oy kullanmayan ya da eline verilen bir file erzak uğruna oy kullanan kesimdir. Kağıt üstünde yaşanan birleşmeler bu kesime uzanan acil bir eylem politikasına dönüşmediği sürece cemaati örgütleme konusunda müthiş bir birikim kazanan AKP’nin aradan sıyrılma hiçbir zaman gözardı edilmemelidir.

Gözlem 4

AKP hükümetinin bugüne kadar en çok kullandığı argüman olan “piyasalar riske girer, ekonomi sarsılır” taktiği artık satrançta işe yaramayacak hamleler arasındadır. Piyasalar daha önce ancak felaket senaryosuyla anlatılacak bir süreci, az hasarla atlatacağını göstermiştir ki; bu durum yabancıların Türkiye’yi yalnızca vur-kaç taktiği ile düşünmenin ötesine geçtiğini gösterir. Ama öncelikle piyasaların ekonomisi oturmuş ama temelleri sarsılmış bir cumhuriyet yerine, temelinden ödün vermeyen bir Cumhuriyet’e prim verdiğini okumak da mümkündür.

Gözlem 5

AK Parti kaybettiği kanı Arınç’la saflarını ayırma eğilimi ile geri kazanma yaklaşımı sezilmektedir. Ancak Başbakanlık Müsteşarı Ömer Dinçer olmak üzere bazı üzerinde kökten dinciliğe yatkınlık yaltası olan isimler yeniden satrancın gidişatını değiştirirebilir. Tabii bugüne kadar devletin çeşitli organlarına atadığı genel müdürler ya da vekillerin ne kadarının eşlerinin türbanlı olduğunu (ki bu oranın yüzde 90’ların üzerinde olduğu biliniyor) tüm AKP çevresi yeniden gözden geçirmeli ve bu tür gizli hamlelerin bir süre sonra gerçekten demokratik kaygılarla AKP etrafında toplanmış kesimi eriteceği unutulmamalıdır.

Gözlem 6

Türk siyasetinde ender görülebilecek kadar dar zamanda kısa paslaşmalar yaşanacağına göre bize de hiçbir kaygı taşımadan yapacak daha çok gözlem düşecektir…



Devlet adamlığı başka şey…

İyi ki o akşam o davete katılmışım, iyi ki; geceye, ülke genelinde katılan sınırlı sayıdaki gazeteci konuktan biri olmuşum.
Türkiye’nin toz duman gündemi içerisinde, Türk Amerikan Derneği TABA’nın Başkanı Uğur Ekşioğlu sayesinde, unuttuğumu düşündüğüm bir keyfi yaşama fırsatı buldum.
Feriye Lokantası’nın yemekleri de güzeldi ama bende tat bırakan duyguyu yemekler değil anılar oluşturdu.
Hep merak eder, arada bir hakkında bulduğum yazıları okurdum Türk Büyükelçi Behiç Erkin’in.
O gece, 1961 yılında kaybettiğimiz Erkin’le tanıştım.
Üstelik onun nazi zulmünden kurtardığı, hala yaşayan dört tanıktan biri olan Robert Lazare Rousso’nun eşliğinde…

***

1940’lı yıllarda Paris Büyükelçiliği yapan, 18 bin 200 Yahudi’ye “Türk vatandaşlığı belgesi” vererek Nazi kıyımından kurtaran Behiç Erkin’in torunu tarafından yazılan “Büyükelçi” kitabının tanıtımı yapıldı o gece.
Erkin, Alman işgali altındaki Fransa’da, Fransız hükümetiyle yaşadığı ciddi sıkıntılara rağmen binlerce Yahudi’yi trenlerle Türkiye’ye ulaştırmayı başarmıştı.
Tabii öykünün kendisi zaten Erkin’e hayranlık duymak için yeterince anlamlı… Ama başka şeyler de karşıma çıktı. Dirayeti, Almanlara tavrı, daha sonra arkadaşı İnönü’ye bile karşı çıkmaktan çekinmeyen doğruluk inadı da etkileyiciydi. Atatürk’ün fikir danıştığı ender insanlardan biri olan, Devlet Demiryolları ve Milli İstihbarat Teşkilatının kurucuları arasında da yer alan Erkin’i benim için tanımak önemliydi ama asıl dünya iyi tanımalı.

***

Erkin’in öyküsü Türk ulusunun adını sözde soykırım iddiaları ile karalamaya çalışanlara, tarihin özel bir hikaye ile yanıtıdır.
Bugün soykırımı yapan ülkeleri, dünyada modernliğin simgesi gibi gösteren ama yeni bir cumhuriyet kurmuş olan Türkiye’yi soykırım iddalarıyla karalamaya çalışan imaja karşı inadına anlatılması gereken birisi Behiç Erkin.
Şimdi 86 yaşında olan, nazi kampında iki ay kalan 3233 numaralı Robert Lazare Rousso öyle güzel anlattı ki; .Margarin suyuyla buz gibi havada geçirilen günler… Nasıl korkunçluklar anlatmak mümkün değil. Rousso’nun Erkin’i anarken gözleri dolu doluydu.

***

O gece Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen de vardı toplantıda. “Kentimizde Demiryollarının kesiştiği bir mezar var. Zaten o makas da uzun yıllar kullanılmıyor ben orada çalışanlardan birinin sahipsiz mezarı sanırdım, bir öğrencinin belgeseli sayesinde öğrendim” diyerek durumu bu kadar geç öğrendiğinden üzüntüsünü aktardı.
Behiç Erkin’in torunu olan Emir Kıvırcık ve TABA Başkanı Uğur Ekşioğlu’na çabaları için teşekkürü hak ediyorlar. Erkin’i belgesele dönüştürme hedeflerine ise Dışişleri ya da Kültür ve Turizm Bakanlıkları kesinlikle destek vermeli.

Hiç değilse bu yolla Behiç Erkin’e Musevi cemaatleri kadar Türkiye de vefa borcunu biraz olsun ödeme fırsatı bulur…

Related Images:


Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir cevap yazın