ESİAD ve yayın kurulu üyelerinin yanıtları tek bir noktada odaklanmadı; kimi eğitim yetersizliği, kimi terör, kimi de şeriattan söz ediyordu. Ben “Trafik canavarı!” demiştim. Aynı görüşte olan başka kimse var mıydı, anımsamıyorum. O gün de bugün gibi trafikte insanlarımızı yitiriyorduk. Tatillerden o gün de korkar durumdaydık. Sevdiklerimizle hasret gidermek, en doğal hakkımız olan gezme hakkımızı kullanmadan önce uzun uzun düşünür durumdaydık. Dün de öyleydi, bugün de…
Rakamlar acı; daha da acı olan hiç hız kaybetmeden artıyor olması! Güya çift yollar yapılıyor, ehliyet sistemi yeniden düzenleniyor, her yerlere “İçinizdeki trafik canavarına dur deyin!” tabelaları asılıyor, hatta polis olmayan noktalara etkili olur düşüncesiyle maket araçlar konuluyor…
Ama ne fayda!
Zafer İlköğretim Okulu’ndan geziye giden öğrenciler, minicik çocuklarımızı feci bir kazadan kurtaramıyoruz. Belki biraz da biz neden oluyoruz ölümlerine! 45 kişilik otobüse 62 kişi sığdırıyoruz. Küçücük çocuklarımızı uzun yola yolluyoruz. Okul üç beş kuruş kazansın, çocuklar yer görsün gibi tamamen iyi niyetli bir gezi, Valilik’in, Milli Eğitim Müdürlüğü’nün, seyahat acentasının ve topyekun tüm yönetenlerin aymazlıkları sonucu katliama dönüşüyor.
Bu yazıyı yazarken daha görüntüleri görmedim. Kazayı sabah erken saatlerde öğrendim ama kızımı 23 Nisan provasına götürdüğüm için biz evden çıkmadan önce görüntüler henüz ulaşmamıştı haber merkezlerine. Ama bir kamyonla otobüs çarpıştığında ne olacağını hem mesleki açıdan hem de bu ülkenin vatandaşı olmam nedeniyle bilirim az çok. Zaten eşim de aradı kısa süre sonra: “Haberleri izleme istersen, Öykü’ye de izletme!”
Onlar zeybek çalışırken, onlarcasının öldüğünden hiç şüphem olmayan çocuklar, aklımdan bir an olsun çıkmadı. Gözyaşları içinde izledik kendi çocuklarımızı. Ateş düştüğü yeri yakıyor elbet, ama o yakıcı koru derinden hissettim. Utandım bir yandan: Dünyada bayrama sahip olan tek ülkenin çocuklarından büyük bir kısmı, şu ya da bu sebepten ötürü bayramlarını kutlayamayacaklar.
Önümüzdeki hafta Çocuk Haftası! Elbette layıkıyla kutlayacağız. Ama önce bütün İzmir olarak bu katliam gibi kazada yaşamını yitiren çocuklarımız için yas tutsak, meleklerini yitiren anne-babalarına acılarını paylaştığımızı hissettirsek, çocuklarımızı bile koruyamayan kötü yöneticilerin önünde etten bir duvar oluştursak…
Acaba kendimizi biraz daha az suçlu hisseder miyiz o zaman?

Bir yanıt bırakın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.