Bir küçük aşk masalı!

İlkokul ikinci sınıfa giden oğlumuz Kerem’e son bir-iki aydır bir şeyler oldu. Derslere eskisi kadar ilgi göstermemeler, ödevleri sürekli ertelemeler, bilmiş havalar takınmalar, defterlerine kalp resimleri yapmalar…
Bu boşvermişliğini fark eden öğretmeni Nilgün Keser, Kerem’in birinci sınıftaki durumuna nazaran liderlik, derse katılım, dikkat gibi konularda değişimler meydana geldiği konusundaki ikazıyla dikkatimizi bu yöne yoğunlaştırıyoruz.. Son zamanlardaki değişim bizim de dikkatimizi çekiyor ama bunu teneffüslerde oynanan maçlara, arkadaşlar arasındaki futbol muhabbetlerine bağlıyoruz.
Değişimin gerçek sebebi bir süre sonra 6 yaşındaki kızımız İrem’in “Kerem Cemre’ye aşık” şeklinde şarkı kıvamındaki terennümleriyle şekillenmeye başlıyor. Kerem her ne kadar “Hayır, yalan söylüyorsun” şeklinde tepki gösterse de, gözlerinden ve hınzır gülüşlerinden durum açıkça anlaşılıyor.
İki kardeş arasındaki şakalaşma giderek bir işbölümüne dönüşüyor. Resim yeteneği oldukça gelişmiş olan İrem’in çizdiği ve içini kırmızıya boyadığı kalpleri, Kerem “C” ve “K” harflerinin yanı sıra oklarla süslüyor. Tabii, bunlar bizden gizli olarak yapılıyor ama ağzında bakla ıslanmayan İrem bütün havadisleri anne ve babaya tek tek taşıyor.
Kerem işi o kadar ilerletiyor ki, harçlık olarak verdiğimiz paralarla okul girişindeki çiçek satıcısından kırmızı güller alarak Cemre’ye ilan-ı aşk ediyor. Daha sonra “kuş”tan aldığımız haberlere göre Cemre’ye evlenme teklif ediliyor. Cemre teklifi kabul ediyor. Ve oğlumuz nihayet bize açılıp, kız arkadaşına yüzük alması gerektiğini, bunun için ona yardımcı olmamızı istiyor.
Bir anda kendimizi bir aşk masalının ortasında bulan bizler, modern bir aileden beklenen yaklaşımla oğulumuza “hayır” diyemiyor ve maaile Kemeraltı’na gidip gelin kızımıza yüzük seçiyoruz (her ne kadar ucuz da olsa pembe kalpli ve konuya oldukça uygun yüzüğü Kerem de beğeniyor).
Bizim kendisine yardım ettiğimizi ve olayı gayet olgunlukla karşıladığımızı gören Kerem, bir anda bülbül kesiliyor. Bizim bilmediğimiz olayın içyüzünde adeta bir Brezilya dizisini aratmayacak sahneler var: Meğerse, Cemre’yi oğlumuzun kankası Tuğberk de seviyormuş. Olay öğretmenlerinin kulağına kadar gitmiş. Nilgün Hanım, Kerem, Cemre ve Tuğberk’i karşısına almış ve “Cemre sen hangisini seviyorsun kızım?” diye sormuş. Cemre de “Kerem’i” deyince, Nilgün Keser, Tuğberk’e dönerek “Oğlum sen aradan çekil!” şeklinde olayı çözmeye çalışmış. Doğaldır ki bu durumda da yedikleri ayrı gitmeyen Kerem’le Tuğberk’in arası bozulmuş.
Gelişen olaylar karşısında bizler tarafından, “Oğlum en iyi arkadaşınla aranı sakın bozma. Bak Tuğberk’le siz çok iyi anlaşıyorsunuz!” şeklinde öğütler verildi. Yaşanmış olaylardan örnekler gösterildi.
Nitekim bu çocukça heyecan bir ay bile sürmedi.

Şimdi oğlumuzun hayatında yeni bir aşk sayfası açıldı. Dün öğrendik ki yeni gözdemiz yan sınıftan, saçlarının uzunluğuyla dikkat çeken Ecem. (“Anne saçlarını uzatsan tam süper olacak!” şeklindeki ısrarların altında yatan sebep böylece anlaşılmış oldu…)


Oğlumuz büyümeye başlamış da bizim haberimiz yok!…

Related Images:


Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir cevap yazın