Su… Su… Su…

Kent Anayasa’sının ilk maddesidir.
“Korumak, kollamak, sağlamak”
Varlığı mutluluk, yokluğu felakettir.
Sağlık, huzur ve günlük yaşamın temel taşıdır.
Bu nedenle herkes sorumlu ve görevlidir.

***

Adını, “Global ısınma” diye koyduk,
ama neler olduğunu , olacağını bir türlü anlatamadık.
Tehlike çanları çalıyor ama acısını yaşamadığımız
için hala günübirlik “lay lay lom” içindeyiz.
Ve , “200 gün daha rahatız” demek rahatlığın değil
yaşamsal belanın kendisi olduğunu kestiremiyoruz

***

İzmir için acilen su programı kaçınılmazdır.
Rezervimiz nedir? Hangi su kuyuları devreye girer?
Besleme hatlarındaki kaçak ve sorunlar nasıl giderilir?

Bunları bakkalın gelir-gider defteri gibi günlük çıkarmamız
Ardından ne kadar duyuru imkanımız varsa
“Tasarruf, tasarruf” diye bağırmalıyız
Gerekirse davulla, istenirse zurnayla.

***

Şubat’ta 20 olan havanın, Temmuz’da 40 derecenin üzerine çıkacağı kaçınılmaz.
Oransal olarak da su tüketimi bugün 1 ise, yarın 2, hatta 3 olacaktır.
Acaba, kriz doğmadan “kriz masasını” oluştursak
Kamu dairelerine, okullara, camilere, mekan kapılarına
“Her damla su hayattır, kutsaldır” diye hatırlatsak,
Mantar gibi çoğalan ve çaldığı suyla kaçak çalınan
oto, halı yıkama yerlerini denetime alsak,
çok mu zordur?

Bugünün mutluluğunu, yarının mutsuzluğuna
dönüştürmemek için sadece birilerinin
“peki “ demesi yeter…

Related Images:

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın