Ancak…
Propaganda dönemi Ramazan ayına denk düştüğü için seçimin öne çekilme olasılığı var.
Gerçi önce veya sonra olması hiç farketmez…
Sandık bu yıl eninde sonunda halkın önüne gelecek.
Bu seçimde de yine 20’yi aşkın siyasi partinin liderleri tarafından belirlenen milletvekili listelerine oy atacağız.
Ve yine önümüze konan tabldot yemeğini yemek zorunda kalacağız.
Oysa…
Bir restorandaki gibi elimize mönü listesi verseler de yemeğimizi oradan seçsek.
Tercih şansımız olsa…
Ama…
Liderler demokrasisinin olduğu ülkemizde ne yazıkki; böyle bir şansımız yok.
Peki o zaman ne yapacağız?
Kaderimize razı mı olacağız?
Asla…
Biz de seçmen olarak, dünya görüşümüze uygun partilerde, en azından yaşadığı kente kim daha çok hizmet edecek adaya yer vermiş ise tercihimizi o partiden yana kullanacağız.
***
Nitekim İzmir’de DSP il yöneticileri, milletvekili adaylarını seçerken bazı kriterler uygulayacaklarını söylüyor. İşte bu kriterlerden bazıları:
“DSP adayı uzun yıllar İzmir’de yaşamış, İzmir’in havasını solumuş, özümsemiş olacak. İzmir’in sorunlarını ve çözüm yollarını bilecek. Yüksek okul mezunu olacak. Demokratik sol ilkeleri özümsemiş, laik, çağdaş ve Atatürkçü bir kafa yapısına sahip olacak. Erkek adaylar kır saçlı ve göbekli olmayacak.Yani genç olacak.”
Diğer partilerin de benzer kriterler koyacağını tahmin ediyorum.
En azından seçmeninin huzuruna İzmir’i bilen adaylarla çıkacaklarına inanıyorum.
Artık, seçim bölgesine ayda yılda uğrayan, Eskiizmir’e, Karabağlar’a, Yeşilyurt’a, Şirinyer’e, Gümüşpala’ya, Altındağ’a gitse yolunu kaybededen ithal milletvekillerinden hiç bir yarar gelmediği anlaşılmadı mı?
Sözüm meclisten dışarı olacak ama; “Eşek bile daha önce kaydığı çamurda, bir daha kaymazmış.”
Bu nedenle önümüzdeki seçim siyasi partiler için önemli bir sınav olacak.
Sakın ola ki; yukarıdaki tümceden dolayı kimse alınmasın, gücenmesin, darılmasın…
Benim sözüm; İzmir’i, İzmirli’yi ciddiye almayanlara, yok sayanlaradır.
İzmir’in sorunlarını bilmeyenleredir.
İzmir’i tanımayanlaradır.
İzmir’de yaşamayanlaradır.
İzmir’in havasını solumayanlara, suyunu içmeyenleredir.
Kısacası ithal milletvekillerinedir.
Seçimlerde eğer, siyasi partiler milletvekili aday listelerini belirlerken ithal isimlere yer verirse, İzmirlilerden bekledikleri oyu zor alırlar.
Umarım, bu kez parlamentoya İzmir’e layık isimler gider de, bir daha böyle yazılar yazmak zorunda kalmayız.
Benden hatırlatması.
Marka olmak kolay değil
BUGÜN ülkemizde ve dünyada pek çok ünlü marka var.
Gündelik yaşamımızın adeta bir parçası haline gelen bu markalar, şimdiki konumlarına, tanınırlıklarına kolay gelmedi.
Eğer müşteri memnun değilse ve ürün kalitesiz ise markanın kabul görmesi çok zordur. Bu nedenle markayı marka yapan etkenlerin başında kalite ve müşteri memnuniyeti gelir. Eğer memnun kalırsanız, sürekli olarak aynı ürünü kullanmaya devam edersiniz.
Siyasette de bazı marka isimler var.
Örneğin; Ecevit, Demirel, Erbakan ve Baykal gibi…
Eğer memnun kalırsanız, bu isimlere her seçimde oy verirsiniz. Aynı şekilde İzmir’de de siyasette marka olmuş, halkın gönlünde taht kurmuş, pek çok kişinin sevgisini kazanmış isimler var.
Örneğin; Işılay Saygın, Burhan Özfatura, Yüksel Çakmur, Ahmet Sarışın, Cemil Şeboy ve Cengiz Bulut gibi…
Bu isimler, hangi partiye gidirse gitsin arkalarında onlara destek verecek binlerce insan vardır. Nitekim, İzmir’de başarılı olmak isteyen her siyasi parti, yaptıkları hizmetlerle halkın sevgisini kazanan bu marka isimleri saflarına katmak için adeta yarışıyor.
Örneğin; DYP ve AKP, halen hiç bir partinin üyesi olmayan Işılay Saygın ile Özfatura’yı saflarına katmak istiyor.
Çünkü…
Saygın, vekil olmadığı halde adeta bir milletvekili gibi çalışıyor, halkın sorunlarının çözümü için uğraş veriyor.
Aynı şekilde Çakmur ve Sarışın’ın yeniden CHP saflarında yer almaları için parti tabanında ve tavanında çalışmalar yapılıyor. Halen AKP’li olan Şeboy’a Genç Parti’nin “Büyükşehir belediye başkan adayımız ol” diye şimdiden ikna çalışmalarına başladığı konuşuluyor.
AKP’lilerin de saflarına katmak istediği Bulut’un ise GP Lideri Cem Uzan’ın İzmir’deki gözdesi olduğunu sanırım bilmeyen yok.
Önümüzdeki günlerde neler olacak? Yaşayıp göreceğiz.
Bir cevap yazın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.