Ne geziymiş!

TÜRKİYE’DE CHP’den ve CHP’lilerden başka kendi kendilerine bu kadar çok zarar veren var mıdır, bilmiyorum.
Neden mi?
ğünkü…
Geçmişte yaşanan iç hesaplaşmalar, çekişmeler ve kavgalar…
Birbirlerinin kuyusunu kazmalar, çelme atmalar, karalamalar…
Sevgisizliğin ve saygısızlığın doruğa tırmanmasıyla yaşanan bölünmeler, ayrılıklar…
Ve CHP, yaratılan son ‘Tayland krizi’ ile kendi ayağını kurşunlamıştır.
Bu kriz, CHP’ deki tipik algılama ve yönetsel eksikliğin sonucu ortaya çıkmıştır.
Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, daha işin başında geziyi kamuoyuna doğru dürüst anlatamadı.
Özellikle gezinin 8 gün sürmesi ve katılanların sayısının çok fazla olması kamuoyunun tepkisini çekti.
Yaklaşık bir ay öncesinden ben dahil bir grup gazeteci, bu gezinin sadece yöntemini eleştirdik.
Geziye karşı çıkmadık.
Ama…
Dikkate alınmadı.
Başkan Kocaoğlu, Tayland’da pek Türk olmadığından, İzmir’i tanıtmak ve lobi yapmak için özellikle kalabalık gidileceğini söyledi.
Başkan, sonunda dediğini yaptı ve geziye 223 kişiyle gidildi.

* * *

Gezi ile ilgili eleştiriler yapılırken Büyükşehir Belediye Meclisi’nde CHP’li üyelerin grup başkanı olan İl Başkanı Selçuk Ayhan, “Geziyi bu kadar büyütmeyelim. Belediye meclis üyeleri Tayland’a bilgi ve görgülerini artırmaya gidiyorlar. Başka kentleri görmelerinde bir sakınca yok. Geçmişte de benzer geziler yapıldı” diyerek krizin baş mimarı oldu.
Ayhan, gezinin planlandığı ilk günden itibaren genel merkez tarafından takip edildiğini, gidenlerin sayısının çok olduğu şeklinde uyarılar yapılarak son güne gelindiğini söylüyor.
Ancak…
Genel Başkan Deniz Baykal’ın talimatının, Kocaoğlu’na son gün iletilmesi ise CHP yöneticilerinin, ‘kriz yönetimi ve sorun çözme’ konusundaki aczini gösteriyor.
Nitekim, AKP İl Başkanı Ali Aşlık bu konuda doğru bir saptama yapıyor ve şöyle diyor:
“Deniz Baykal devreye girmişse, bu demektir ki; CHP’nin İzmir’de teşkilatı yok.”
Bana göre; başkanlığını yaptığı meclis grubuna sözünü geçiremeyip hem partisini, hem de genel başkanını zor duruma düşüren bir il başkanının yapacağı en onurlu davranış, koltuğunu bırakıp gitmesidir. Eğer o koltukta, dirayetli, sözü dinlenir birisi oturuyor olsaydı bugün bu kriz yaşanmazdı.

Bundan sonra ne olur?

TAYLAND uçağının kalkmasına beş saat kala genel merkezin “Gidilmeyecek” talimatını alan Aziz Kocaoğlu, il başkanı, belediye başkanları ve meclis üyeleri ile yaptığı toplantıda “Ben ev sahibiyim, gidiyorum. Ama ben de geleceğim diyene karışamam” dedi.
Toplantıda “Gitmeyelim” diyen kimi belediye başkanı ve meclis üyeleri bir süre sonra “Ne hikmetse” uçağa ilk binenler arasında yer aldı.
Baykal’a rağmen geziye katılanlar için ‘Köprüleri attılar’ şeklinde yorumlar yapıldı.

* * *

BİR ay önce geziyi savunan il başkanı Selçuk Ayhan’ın bu kez “Arkadaşlarımızı geziye katılmamaları yönünde uyardık. Katılanlar siyasi sorumluluğuna katlanır. Baykal’ı dinlememek ihracı gerektirir” şeklindeki sözleri ise partideki çifte standart uygulamanın son örneği olarak gösterildi.
Madem Baykal’ı dinlememek bir ihraç nedeni ise, son il kongresinde genel başkanın ‘destekleyin’ dediği Ekrem Bulgun’a oy vereceklerini söyleyip, daha sonra Ayhan’ın yanında yer alanlar için ne yapıldı?
Ayhan’ın mantığıyla bakarsak, son kongrede kendisine destek olanların bugün partiden ihraç edilmiş olması gerekirdi.
Öyle olmadığına göre, yarın Tayland’dan dönecek olan CHP’liler için de herhangi bir yaptırım uygulanacağını sanmıyorum.
En fazla uyarı cezası alabilirler.
Ama…
Asıl ceza, ilk seçimde yeniden aday olmak istedikleri zaman kesilir.
Tayland direnişçileri, eğer başka bir partiye gitmezlerse, ya listelerde yer almazlar, ya da dolgu malzemesi olurlar.
Talimata uyanlar ise yeniden listelerde yer bulabilir.

İzmirli kadınların geciken mesajı

GEğEN hafta bu sütunlarda CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ile Devlet Bakanı Nimet ğubukçu arasındaki polemiğe değinmiş ve CHP Liderine destek veren tek kadın örgütünün Kadın Haklarını Koruma Derneği İzmir Şubesi olduğunu yazmıştım.
Yazının yayınlandığı gün İzmir’de faaliyet gösteren 26 kadın örgütünün oluşturduğu İzmir Kadın Kuruluşları Birliği adına Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Nimet ğubukçu’ya bir mesaj gönderildi.
İzmir Kadın Kuruluşları Birliği Dönem Sözcüsü Yıldız Belger imzalı mesajda şöyle denildi:
“Kadın örgütleri olarak son haftalarda artan ‘kadın üzerinden siyaset yapma’ alışkanlığına bir kadın milletvekili ve bakan olarak sizin de taraf olmanız, hatta bu tartışmaların ortasında yer almanız bizleri üzmüştür. Siyasi polemik haline dönüşen bu tartışmaların kadına ve aileye bir yarar sağlamadığı açıktır. Oysa siz kadın ve aileden sorumlu devlet bakanımız ve sizin asli göreviniz kadın üzerinden siyaset yapmak değil, kadın için siyaset yapmaktır.”
Geç de olsa bu mesaj, İzmirli kadınların farkını gösteriyor.

GÜNÜN SÖZÜ

Cehaletle deha arasındaki gerçek fark nedir biliyor musunuz? Dehanın sınırları var cehaletinse hiçbir sınırı yoktur.
Whoopi Goldberg

Related Images:


Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir cevap yazın