Bu bana ders olsun

Geçen yıl sinemalarda gösterime girmişti. “Otel Rwanda” Hutu ile Tutsi Kabileleri arasındaki savaşı anlatıyordu. Hutu kabilesine mensup olup İç savaşta 1300 kişiyi kurtaran otel müdürü Paul Rusesabagina’nın olağanüstü girişimlerini ilgiyle izledik.

Ama bu filmi yazın kaçırmıştık. Sinemalara geldiğinde sanırım ilgi görmediği için de kısa bir süre içinde gösterimden kaldırıldı. İzleyemediğimiz için de üzülmüştük. Aylardır izliyoruz nerede tekrar gösterime girer diye.

Sonunda baktık ki, DESEM salonlarında oynuyor. İş çıkışı 19.00 seansına gitmek yorgunluk olur düşüncesiyle eve gittik yemeğimizi yedik. Otomobile atladığımız gibi Ayşe ile birlikte Desem’in yolunu tuttuk.

Film 21.15’de başlıyor. Biz saat 21.00 gibi DESEM’in önüne geldik. Ancak park edecek yer bulamıyoruz. Hava da nasıl soğuk iliklerimize kadar işliyor. Fuara park edeceğiz ancak çıkışta donacağız. Böyle düşünürken boş bir yer bulduk.

Bu boş yere zar zor otomobili yerleştirdik. Ancak aracın iki tekerleği kaldırımda kaldı. Park ettiğimiz yer de İzmir Büyükşehir Belediyesi İzelman şirketine ait. Otomobili park etmenin mutluğu ile salonu girdik biletlerimizi aldık. Hatta çay içmek için fırsat da bulduk.
Evet…
“On iki yıl önce, Afrika’nın en önemli, dünya ile en bağlantılı şehri olan Rwanda’da, hiçbir dönemde unutulmayacak, akla mantığa sığmayan bir katliam, bir soykırım yaşanıyor. Yaklaşık dört ay içinde yaklaşık bir milyon insan vahşi bir şekilde dünyanın gözü önünde katlediliyor. Öyle ki başkent Kigali’nin caddeleri ve nehirleri kana bulanıyor, sadece bir gölün içinden 40 bin kişinin ölüsü çıkarılıyor. Bu katliam sürerken kimse yardıma gelmiyor. Yabancılar uçağa atladığı gibi ülkeyi terk ediyor. Ne bir müdahale yapılıyor, ne askerler önlem alıyor, ne de bir anlaşma yapmak isteyen grup, ortada kimse yok. Dünya’da herkes bu olayları izliyor. Ana haberlerin ilk sırasında yer alıyor katliamlardan görüntüler. Rwandalı Hutu’lar, kendi Tutsi komşularını, hatta onlara engel olmaya çalışan Hutu’ları bile acımasızca katlediyor. Bu katliamlar sırasında, bir otel müdürü olan Paul Rusesabagina, ailesini korumak, insanlığı yaşatmak üzere, büyük bir cesaret örneği gösterip, sayıları 1300’ü bulan mülteciyi, çalıştığı Milles Collines Oteli’nde saklamayı başarıyor ve hepsinin yaşamını kurtarıyor.”

İşte böyle korkunç vahşeti anlatan filmi izledikten sonra 1300 kişinin kurtarılmasına bile şükrediyor insan…
Neyse film çıkışı hüzünlü bir şekilde otomobilimize doğru yürümeye başladık. Gece yarısı olduğu için hava daha da soğumuştu. Ayşe ile kaldırımda yürüyoruz. “Aracı nereye koyduk?” diye aranırken, yerinde yeller estiğini gördük. Taksicilere sorduk. İzmir Büyükşehir Belediyesi İzelman şirketine ait çekiciler bizim otomobili alıp götürmüşlerdi.
Nasıl bir yanlış yaptığımızı düşünürken gözümüz park ettiğimiz alanda bir levhaya gitti. Özürlülerin yerine aracı bırakmışız.
Önce “nasıl kurtarırız?” diye düşündük. Sonra bir taksiye atladığımız gibi Türkiye Gazetesi’nin karşısındaki İzelman parkına gittik.
Kendimizi tanıttık. Konak Belediyesi’nde Basın Danışmanı olduğumuzu hatırlattık; ama boşuna…
Cezalıydık!
Hem özürlülerin yerine hem de kaldırıma park ettiğimiz için 40 YTL çekme ve 4 YTL de otopark parası çıkardılar. O soğukta tekrar Vakıfbank’ın yolunu tuttuk. Para çektik. Gerekli cezayı yatırdık ve otomobilimizi kurtardık. Bu da bize iyi bir ders oldu.

Related Images:


Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir cevap yazın