Bu çalışmayı “önemseyin”!

Türkiye’nin en büyük sorunu nedir biliyor musunuz? Bence “iletişim”! Öyle gazetelerin, televizyonların, internet sitelerinin, derneklerin, siyasal partilerin, odaların “çokluğuna” bakıp da “ya ne diyorsun sen?” demeyin.
Birbirini “seven”, yardımlaşmayı, dayanışmayı, paylaşmayı, iyi ve kötü günde “bir” olmayı beceren bir millettik bir zamanlar ama şimdi böyle olduğumuzu “iddia” bile edenden kuşku duyarım. En yaşamsal sorunlarımızda bile “kol kola giremediğimiz” gerçek değil mi? İlişkilerimiz de “para” denen “kirli kâğıdın” gölgesini önemsemediğimiz inkâr edilebilir mi? Hele basın “medya” olduğundan beri, gazetelerin “birinci” sayfalarıyla, televizyonların “izlenir” saatlerinde “kimler” hâkimiyet kuruyor? İçinizde bu sorulara “harbi” yanıtlar verecek olanlara “selam olsun” derken, “farklılıklara rağmen birliktelik içinde yürüyen Türkiye’den yanayım” diyebilen herkesin desteğini istediğim bir projeye davet ediyorum!
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin çalışmalarını, bürokratik zihniyetini sıkça eleştirsem de, Cuma günü ilan ettiği “Abi-abla-kardeş” projesini ayakta alkışlıyorum. Çünkü bu çalışma eğer İzmir’de kök salarsa Atatürk de, Kubilay da kabirlerinde rahat uyuyacak. Bu ülkenin bağımsızlığı, ulusal egemenliği için can veren, yaşamını adayan herkes bizi semadan “gülümseyerek” izleyecek.
Bugün ister kabul edin ister etmeyin, misyoner hareketler, “yardım adına” faaliyet gösteren bazı güya “sivil toplum” dayanışmalarının nihai hedefi hep “Atatürk Cumhuriyeti’dir”. Bizler ellerimizde kâğıt bayraklarla, dilimizde sadece “10. Yıl Marşıyla” Cumhuriyet’i koruyacağımıza inanalım, bu ülkede yoksulluğunun çaresizliğiyle her türlü “örümceğe” kurban giden yüzlerce, binlerce yurttaşın sessiz haykırışlarını duymazdan gelemeyiz. Son 60 yıldır, hep duymazdan geldiğimizden, Atatürk Cumhuriyeti’nin “iktidarı” kimlerin elinde bir düşünün lütfen!
İzmir Belediyesi’nin “abi-abla-kardeş” projesini Başkan Kocaoğlu bakın nasıl anlatıyor, ben de imzalıyorum! “Gönüllü ağabey ya da abla, belirlenen gönüllü ailelere ders vermek için konuk olacak, .gönüllü gençlerimiz her cumartesi günü, 3 saat süreyle ihtiyaç sahibi öğrencilerimizin derslerine yardımcı olacaklar. Proje sadece etüt ağabeyliği ya da ablalığı ile sınırlı kalmayacak. Projede yer alan öğrenciler, farklı kültürel aktivitelere ağabey-abla-kardeş olarak birlikte katılacaklar. Birlikte tiyatrolara, konserlere, panellere gidecekler. Merkezde doğum günü partileri düzenleyecekler. Yine merkezdeki kütüphane ve bilgisayar ortamlarında araştırma özelliklerini geliştirerek ödevlerini hazırlamalarına, iletişim becerilerinin karşılıklı olarak gelişmesine yardımcı olacaklar. Kentin sosyal alandaki ihtiyaçlarına yönelik duyarlılıklarını artıracaklar ve kesinlikle toplumdaki suç oranında da ciddi bir düşüş yaşayacağız.”
Umarım beyinlerinizde “bir şeyler” şekillenmiştir. Aziz Başkanı beğenin ya da beğenmeyin, ama bu gençlere ve projenin yürütücülerine destek verin. Çevrenizdeki ihtiyaç sahibi aileleri tespit edin ve belediyeye bildirin. Sokaklardaki “kurban çocukların” azalmasına siz de yardımcı olun ve yurttaş olmanın onurunu yaşayın, egemenliğinizi “naylon efendilerin” elinden kurtarın. Size artık her gün bu köşede bu projeyle ilgili iletişim yollarını aktaracağım. Cumhuriyetimiz, geleceğimiz için lütfen destek verin.
Tel: 0232. 4458142 / 4458163 / 4458176
Mail: gonullu@izmir.bel.tr
Web sitesi: http://gonulluyum.izmir.bel.tr


Çocuklardan “büyük” istekler!

Her ne kadar dünyadaki tek “Çocuk Bayramı’na” sahip ülke olsak da, çocuklara layık oldukları sevgiyi ve yaşam koşullarını verdiğimiz söylenemez. Her işimizi magazine çevirdiğimizden midir bilemem ama çocuklarımız bizden yani “büyüklerinden” pek memnun değil. İster kabul edin ister etmeyin, aramızdaki her tartışmanın faturasını güzel yüzlü, teniz yürekli çocuklarımız ödüyor.
Hiç düşündünüz mü yaklaşan yen yıl için çocuklar neler düşünüyor diye?
Hiç aranızda kendi çocuğuna dönüp “evlat sence 2007 nasıl geçmeli?” diye soranınız var mı?
Yeni yıla girerken bir de dini bayram yaşayacağız. Dini tartışmalardan uzak, sadece birlik, paylaşma ve dayanışmanın tadını çıkarmaya çalışacağız. Ama çocuklarınıza “ilgisiz” kalmayın. Çünkü onlar çevreleriyle o kadar “ilgili” o kadar “duyarlı” yaşıyorlar ki, bu çoğumuzda yok ne yazık ki!
Bugün “Son Kurşun” onlara ait. Çocuklara ait. İzmir Özel Fatih İlköğretim Okulu’nun 3-B sınıfı öğrencileri, değerli öğretmenleri Ebru Sayli’nin önderliğinde “Çocuk Hakları” adıyla bir “sınıf bülteni” çıkarmışlar. Bana da geldi. Öğrencilerin kendi el yazılarıyla yazıp, fotokopiyle çoğalttıkları bu anlamlı çalışmada 9 yaşındaki minik öğrenciler, “büyüklerine” öyle mesajlar veriyorlar ki, sanırım hiçbir büyük bu mesajlara karşı çıkmaz. Ebru öğretmeni ve bu yürekli çocuklarımızı ayrı ayrı sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. Tabii okul yönetimini de, böylesine hür çalışmayı desteklediği için kutlamak gerekiyor değil mi?
Sizin okulunuzda, sınıfınızda da böyle çalışmalar varsa, beklerim. Çünkü çocukların ve gençlerin düşüncelerini “büyüklerden” daha çok ciddiye alıyorum.

Bir çocuk “başbakan” olsa?

Ege Ündar : “Çocukların hayatı sizin elinizde. Her ülkede olan çocuk kaçırma olaylarının neredeyse hepsi kötü bitiyor. Eğer herkes kötü yola düşerse burası bir dünya değil, çilenin ve kötülüğün her yerde olduğu bir yer olur. Çocuklar daha bu yaşta savaşı öğreniyorlar. Hep böyle giderse çocuklara bir hayat kalmayacak. Herkes barış içinde yaşarsa ne olur? Dünyamıza barış istiyoruz. Kötülük, terör kaldırılsın istiyoruz!”
Begüm Tanyıldız : “Keşke kendimize ait bir dünyamız olsa. Gözyaşı değmemiş, kan akmamış bir dünyamız olsa. Sevgi şefkat yuvası olsa. Bizim geleceğimiz SİZİN elinizde. Bizim hayatımız SİZİN elinizde.”
Güney Koçan : “Sokaktaki dilenciler, savaşmayın, çocuk değerini bilin. Çünkü siz de bir çocuk oldunuz. Her dünya çocuğunun kıymetini bilin ve çocukları dilendirmeyin.
Selen Topkurulu : “Sokak çocukları için yeni kıyafetler, onlara bir ev almak isterdim. Tüm çocukların istediğini anne ve babaları yerine getirse, savaşlar olmasaydı tüm çocuklar evlerinde yaşayacaktı. El ele verip tüm çocukları kurtaralım.”
Selin Şansever: “Hiçbir zaman çocuklar öldürülmemeli. Çocuklar kaçırılmamalı. Büyükler çocuklarına sahip çıkmalı. Herkes barış içinde yaşasın ki mutlu olalım. Barış olsun, savaş olmasın.”
Berke Beydağ : “Keşke her şey bedava olsaydı. Savaşlar olmasaydı. Yani herkesin bir evi olsaydı. Büyükler! Çocuklarınızın kıymetini bilin. Savaşın acısını çocuklar çekmesin. Çocuklarınızı yetim bırakmayın, anne baba acısını çekmesinler.”
Tugay Kulalı : “Ben bu dünyanın BAŞBAKANI olsam, yani böyle bir şansa verilseydi kesinlikle şu olayları engellerdim: Bütün organ mafyasını çökertir, kız çocuklarını korur ve daha çok şey engellerdim. Ama böyle bir şansa yok. Büyükler benim bu sözüme ister uysunlar ister uymasınlar, çocukları yaban ellere vermeyin. Sizden sadece bunu istiyorum.”
Merve İpekoğlu : “Bu dünyada çocuk kaçırma olayı olsun istemezdim. Kimsesiz çocuklara yardım edilsin isterdim. Yarın öbürgün başımıza bir şey gelirse bize kim yardım edecek? Çocuklar dünyaya gelince kıymetini bilmemiş olabilirsiniz ama gelecekte faydalarını göreceksiniz.”
Ayşe Nefise Özçelik : “Lütfen savaşlar olmasın. Bizim ülkemiz barışla dolu olsun. Çocukları dilendirmeyin ki başka birileri de sizi de dilendirmesin. Yani herkes çocuklarının kıymetini bilsin.”
………….: “Çocuklarınızı kötü yerlere bırakmayın. Biliyorsunuz ki çocuk kaçırma olayları çok. Anne babalar çocuklarınızı seviyorsanız kötü yerlere asla göndermeyin.”
Serap Nur Cantekin : “Büyükler çocuklarınıza sahip çıkın. Mademki onları yaşatmayacaktınız niye doğurdunuz? Siz de çocuk oldunuz siz de!”
Oğuz Bartu : “Organ hırsızlığının ne olduğunu bilmeyeniniz vardır elbette. Sonra çocuk kaçırma bir de sokak çocukları çok fazla var. Hiç görmüyor musunuz büyükler? Çocuklarınıza sahip çıkın! Yeter artık, bıktık bütün cinayetlerden, çocuk kaçırmalardan. Savaşlar artık sona ersin!”
Alptuğ Özkan : “Dünyadaki her çocuğa anne baba yuva bulalım. Çocuklara zarar verenlerin de çocuklarına zarar verseler iyi olur mu? İnanıyorum bir gün savaşlar bitecek, dünyada her çocuk mutlu olacak.”
Burak Alanbay : “Ben huzurlu bir dünya isterim. Sakin, sessiz, mutlu bir dünya isterim. Savaşlar istemem, oyunlar oynanan ve içinde mutlu çocukların olduğu bir dünya isterim.”
Burak Yarol : “Çocuk hırsızlığının kaldırılmasını isterdim. Hiç kötü haber almak istemezdim. Sokaktaki çocukların doyurulmasını isterdim. Çocukları sevin, haklarından mahrum etmeyin.”
Uğurcan Kardelen : “Çocuklar dünyada olmasa anne babalar çok sıkılır. Büyükler küçüklerin kıymetini bilmeliler. Şu savaşları da bitirin, çocuklara sahip çıkın. Herkes birbirine yardım etsin.”

Related Images:


Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir cevap yazın